Bölüm 2

2.3K 137 27
                                    

1911-Ocak-Selanik

Sabah kalktığımda yapmam gereken ilk şeyin yüzümü yıkamak olması gerekirken bense ilk olarak camdan bakıp, dışarıda yağan karı hayranlıkla seyrediyordum. Lapa lapa yağan kar neticesinde soğuğu getirse de benim için çok da mühim değildi. Soğuğu her zaman severdim, bir şeylere sarınıp, sobanın başında sıcacık oturmak daha güzel gelirdi hep.

''Abla kalksana ne güzel kar yağıyor!'' Dedim yatakta kafasına yorganı çekmiş, ısrarla uyumaya devam eden ablama. Annem gelmişti önceden, kalkmamız için fakat ablam her sabah olduğu gibi bu sabah da uyuyarak direniyordu.

''Uff Hilal! Rahat bırak beni.'' Söylenerek yatakta döndü ve iyice yorgana sokuldu.

''Aman, güzellik uykusunda haspam.''

''Ne biçim konuşuyorsun sen benimle?!'' Yatakta doğruldu ve bana doğru çemkirmeye başladı.

''Ne biçim konuşuyormuşum?''

''Ablanım ben senin, ablan! Büyüklerine terbiyeli ol azıcık!'' Yataktan bir hışımla kalktı ve camdan yağan karı görünce söylenmeye devam etti.

''Hah, bir de kar yağıyor! Harikulade!'' Bir insan karı nasıl sevmez diye söylendim içimden. Cidden nasıl olur da ablam görüntüsünün insana huzur verdiği bu mevsimi, karı sevmezdi. Bembeyazdı her yer, yumuşak yumuşak da yağıyordu kar yeryüzüne.

*

Paltomu giydikten sonra nihayet hazırdım mektebe gitmeye. Kapıyı açtığımda eşikte bekleyen Zarife ile karşılaşmam bir oldu. Soğuktan burnu kızarmış, örtüsünde yer yer kar birikmişti. Onun bu haine gülümsedim ve örtüsündeki karları silkeledim.

''Günaydın, kar mı yedin ne yaptın kahvaltıda?'' Zarife bana şaka mahiyetinde kızar gibi yapıp, gözlerini devirdi.

''Sabah sabah bu ne nüktedanlık?''

''Ne yapayım, karı görünce çok mutlu oluyorum!'' Sevinçle şakıdım, önünden gidip merdivenden indim.

''Ben de, ben de!'' dedi abartılı bir sesle bana katılırken. İkimiz yan yana sokakta mektebe doğru ilerlerken kar da bu yolculuğumuza güzel bir hava katıyordu. Bazen lapa lapa yağıp, pamuk gibi taneler gözümüzün önünden yere düşüyor, bazense sakinleşip ara ara yağıyordu.

''Ee, ne yaptın dün?'' Dedi Zarife, suskunluğu bozmak isterken.

''Hesap yaptım çokça, tekrar babında. Müsellesi hiç anlamamışım zaten onunla uğraştım akşam hep.''

''Müselles zor konu, istersen bize gel çıkışta tekrar ederiz hem.''

''Yok yok, çıkışta ablam delisi malum cezalı olduğu için,-'' Bunu derken gözlerimi devirişime Zarife de katıldı.

''Elenilere gidip, ablamın onlarda kalan defterini almalıymışım. İmtihanı varmış hanımın, yeni aklına geliyor.''

''Defteri neden Elenilerdeymiş ki?''

''Aman neden olacak, Eleni biliyorsun ki daha asri okullarda eğitim alıyor. Ablama göre tabi.'' Zarife alay eder gibi güldü bu dediğime. Asri olmakla Batılı olmayı karıştırdığını biliyordu ablamın.

''Eleni ile ders çalışıyorlarmış, orada kalmış. Eve de geç geldi geçenlerde, ondan beri annem mektep hariç çıkmasına katiyen izin vermiyor. İş yine bana kaldı.''

''Küçük kardeşler hep bu işe yarar zaten, ya dükkanda çalıştırılır ya da ablasının ayak işlerini yaparlar.'' Zarife ile birbirimize bakıp burukça gülümsedik ve konuşarak bitirdiğimiz yol en son mektebe çıktı.

AhuzarWhere stories live. Discover now