2🗝'Melek Kokusu'

57.7K 3.5K 1.8K
                                    

Multimedya: Imagine Dragons|Demons

Keyifli Okumalar...

🔱
"Söylesene sen melek misin, yoksa şeytan mı?"
🔱

🔱"Söylesene sen melek misin, yoksa şeytan mı?"🔱

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🗝

Güneş ışıklarının yüzüme vurmasıyla uyanmadım, asla o kadar huzurlu uyanmazdım zaten. Beni uyandıran şey lanet alarm sesiydi ve sabah ilk küfrüme nail oldu. Babam üzerine basarak beni bu kez kendisinin uyandırmayacağını söyleyince mecburen alarm kurmak zorunda kalmıştım. Yoksa kafamda öten şeylerden pek haz etmezdim.

Üzerimdeki örtüyü kaldırmaya çalışınca kolumdaki ağırlık kendini belli etti. Sıradaki küfür de kolumdaki lanet atele geldi. Onlarca kez bu şeye vücudumun herhangi bir yeri maruz kalsada alışamıyordum bir türlü. Sürekli bir yerlerimi kırmak ya da yaralamak sakar olduğumdan kaynaklanmıyordu, milyonda bir rastlanan bir hastalığa sahip olmamdan kaynaklanıyordu.

Cipa diye adı gibi garip bir hastalığım vardı ki acı hissetmiyordum. Bu da bana kırılan bir uzuv veya yaralanan bir beden olarak geri dönüyordu. Babama ve doktor arkadaşına göre ciddi bir hastalıktı, bana göre ise çokta önemli değildi. Hangi insan acıyı hissetmek isterdi ki?

Babama en son böyle söylediğimde acının bize verilen bir lütuf olduğunu söylemişti. Eh, ben de biraz haklı olduğunu kabullenmiştim sonunda. Acı bir çeşit uyarıydı. Kendini korumak için bir alarmdı ve benim bedenim bu alarmı vermiyordu. Bu da benim diğer insanlardan daha dikkatli olmam anlamına geliyordu. Öyle miydim peki?

Kesinlikle değildim!

O yüzden sürekli sarılı ya da atelli bir uzuvla dolaşırdım ama en azından hala dilimi yememiştim. Korkunç gibi görünse de bu hastalığa sahip olanlardan bunu yapanlarda yok değildi. Eh, ben de hastalık bile normal işlemiyordu. Sıcağa temas edip yanan tenimin acısını hissedemiyordum ama sıcaklığını hissedebiliyordum. Esen soğuk bir rüzgarla titreyebilirken buzlu bir suda elimi saatlerce bekletebiliyordum. Doktorum Bay Fisher bile buna bir anlam verememişti.

Kısacası: Gariptim!

Yataktan çıkıp banyoda yüzümü bir kaç kez yıkadım. Okulun ilk günüydü ve ben okula yine ve yine atelli bir kolla gidiyordum. Bu harika! bir başlangıçtı.

Üzerimi çabucak giyinip alt kata inerken salondan babamın sesi geliyordu.

"Kalkandaki açıklık büyüdü de ne demek?"

Sevgili babamın bilgisayar oyunlarına olan zaafını belirmeyi unuttuysam şu an tam sırası. Kendisi Guardshield Kasabasının şerifiydi ve öyle bir şerif düşünün ki çoğu zamanlarını arkadaşlarıyla bir araya gelip bilgisayar oyunu oynayarak geçiriyordu ama en azından prensip sahibiydi. Evde sadece benimle ilgilenir ve bir kez bile bilgisayarını eline almazdı.

ANAHTARWhere stories live. Discover now