'Mara' ismi annesinin ona tek hediyesiydi. İsminin anlamı acı olsa da, annesi ona bambaşka bir amaçla vermişti bu ismi.
Her seferinde bir şeytan olduğunu vurgulamak için...
Babası ise ona Angelina derdi çünkü o babasının meleğiydi.
Ama Mara ne annes...
🔱 "Yalan söyledim. Kokun baş döndürücü Melekcik. Ve sen az önce bana cenneti hissettirdin ama bu ilk değildi. Hatırla! Bunu sen başlattın. Şimdi az önce olanları unut ve sakın bir daha beni öpme!" 🔱
(Blake Sanders)
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
🗝
Ne bir adım ileri ne de bir adım geri ilerlebilirken öylece Damien'ın yerdeki bedenine kilitlenip kalmıştım. Zebani tıslama benzeri bir ses çıkardı ve, "Efendimiz..." dedi diğerleri gibi. Bileğimdeki bileklik yine avuç içime süzülürken artık onu istediğim an aktif edebildiğimi anlamıştım. "Lucifer'ın sana..."
Elimdeki kılıcı hızla fırlattığımda zebaniden çok buna kendim şaşırmıştım. Kılıç yaratığın boynuna saplandığı an, "Bana bir mesajı var. Biliyorum." dedim ve yaratık o an tamamen siyah bir dumana bürünüp ardından alev aldı.
"Mara!" diye bağıran sesleri umursamadan Damien'ın yanına koşup yere sertçe çöktüm. Öyle ki acısını hissetmesem de dizime batan taşları hissetmiştim. Damien'ın başını dizlerime dayarken, "Damien!" dedim. "Tanrı aşkına böyle basit öleceksen o ego basan tavırlar neyin nesiydi?"
Omuzlarını tutup sarstım. "Damien! Lanet olası şeytan! Aç gözlerini!"
"Vay be!" dedi Kevin hızını alamayıp toprak zeminde kayarak durarak. "Kızım içinden bayağı bayağı Amazon kadını çıktı. Çok seksi!"
"Mara iyi misin?" diyerek varlığını belli etti Blake.
"Damien..." dedim gözlerim yaşarırken. "Tanrım! Şeytan gözlerimin önümde öldü. Kahretsin!"
Blake bir hayret nidası çıkarıp ellerini sarıya dönük kumral saçlarından geçirirken, Kevin cennet silahını omzuna yaslayarak ayağıyla Damien'ın gövdesini dürttü. "Domuz gibidir o dememiş miydim? Çirkin şey! Böyle kolay ölmez. Yakında ayaklanır merak etme. Bizi o çirkin suratından mahrum etmez kolay kolay."
"Anlamıyorsunuz. O yaratık göğsünü parçaladı. Gördüm."
"Bak kızım!" dedi Kevin. "Bu herifi öldürmek için..." Omzundaki silahı kaldırıp elinde çevirdi. "Bunun gibi bir şey gerek. O bile bazen garanti sayılmıyor." Ardından kılıcı Damien'ın üzerine doğruttu. "Aslında hiç fena fikir değilmiş, bir denemek lazım." Kılıcı hiç düşündemeden indirirken bir çığlık attım ama Kevin kılıcı Damien'ın yüzüne milim farkıyla toprağa sapladı.
