3

92.9K 9.2K 21.8K
                                    

Eden - Drugs

*

Küçüklüğümden beri aşamadığım bir huyum olan sorumluluklarımdan kaçmak için geliştirdiğim mızmızlanma yöntemim baş gösterdiğinde Hoseok Hyung elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışırdı hep. Hatta bir keresinde yine böyle sorumluluklarımdan kaçmak için yaptığım ajitasyonlara kanmış ve bir gün içerisindeki tüm sorumluluklarımı kendisi üstlenmişti. Şimdi burada dosyaların başında uyuklarken de sorumluluklarımı üstlenmesini istiyordum. Utanmasam küçük bir çocukmuşumcasına mızmızlanmaya başlayacaktım birazdan. Fakat ben artık o yeni yetme psikoloji ikinci sınıf öğrencisi, Jung Hoseok'un biricik değerlisi, abisinin kurabiyesi Jeon Jungkook değil, o ise mızmızlanmalarıma yenik düşecek Jung Hoseok hiç değildi. Muhtemelen ev terliğiyle bir yerlerimi kızartarak ''Sorumluluk al velet!'' diye bağırıp dururdu.

''İç şunu da rengin yerine gelsin,'' dedi elindeki kupayı uzatırken Hoseok Hyung, ''Hortlağa dönmüşsün.''

''Ya Hoseok,'' dedim mızmızlanarak, ''Ya Hoseok çok yoruldum ben.''

''Oturduğun yerden para kazanamıyorsun maalesef Sevgili Jungkook,'' dedi büzdüğüm dudaklarımı iki parmağıyla kıstırırken, ''Hem birkaç dakika önce bir şeyler buldum deyip evde deli danalar gibi koşturuyordun, ne oldu da modun düştü şimdi?''

''Buldum,'' dedim kafamı sallayarak, ''Buldum bulmasına da, soyduğu bankanın ismini geçmişler yalnızca kayda. Herifi niye tıkmışlar o akıl hastanesine bilmiyorum. Samimi söylüyorum bak, benim ondan bir şeyler öğrenmem gerek. Mesleğimi benden iyi biliyor.''

''Banka mı soymuş,'' dedi kaşları havalanırken Hoseok. Normalde anlattıklarımdan yalnızca bunu algılamış olmasının beni çileden çıkarması gerekirken ifadesizce onu izlemiştim. Tepki veremeyecek kadar yorgundum.

''Nasıl anlayacağım,'' dedim ağlamaklı bir sesle, ''Bu herif çok tehlikeli, sorunu ne nasıl anlayacağım şimdi?''

''Dur bir dakika,'' dedi Hoseok kaşları çatılırken. Kafasında bir şeyler hesaplıyor olmalıydı. ''Yanlış mı anladım bu herif ciddi ciddi Kore'nin en büyüklerinden olan bir bankayı mı soymuş?''

''Ne okuduysan o işte,'' dedim esnerken, ''Ben de bir halt anlamıyorum.''

''Vay be,'' dedi büyülenircesine, ''O bankaya büyükbabamın maaşını çekmek için gittiğimi hatırlıyorum. İki kapısında da ikişer güvenlik duruyordu. Üstelik hemen iki sokak arkasında da merkez karakolu var.''

''Söyle söyle,'' dedim sinirle, ''Söyle de biraz da sen sıç ağzıma, yeterince üç buçuk atmıyorum sanki.''

''Hayda,'' dedi gülerek, ''Sen değil miydin ateş olsa cürmüm kadar yeri yakar diyen, ne değişti huysuz kurabiye?''

''Ne bileyim ben herifin bu kadar belalı olacağını be,'' diye çemkirdim öfkeyle.

''Tamam,'' dedi gülerek, ''Ben Choi'u arayayım. Sabıkası temiz olanından bir şeyler ayarlar o ortaya.''

''Dalga geçme be,'' dedim ağlak bir sesle, ''Sana da malzeme çıktı tabi.''

''Sus da iç şu sütü,'' dedi başıyla elimdeki kupayı göstererek, ''Kaç gündür uyumuyorsun zaten. Hasta ol da banayım seni o süte.''

''Ya Hoseok,'' dedim yine ağlak bir tonda, ''Ya Hoseok, hafiften ısırıyor soğuk burnumun ucunu. Hasta olacağım bak ben.''

''Bana bak mızmız kurabiye,'' dedi sinirle, ''Kaçmaya çalışma külahları değişiriz. Kaç yıl ellerinin altında çalıştım o insanların hayal kırıklığına uğratma kimseyi, Müdür Choi'a yalvar yakar soktum zaten seni o işe haberin olsun.''

grindhouse // taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin