27

80K 5K 29.2K
                                    

Thirty Seconds To Mars - The Kill (Bury Me)

*

Hayat.

Hayat, evrenin her şeye muktedir olduğunun ispatı, bilinen en tuhaf fenomendir. Stephen Hawking'e göre onu, yaşadığı süreç boyunca en çok düşündüren durumun evrenin başladığı milyarlarca yıl öncesine dair bilgimiz olması fakat hayatın nasıl başladığına dair hala elle tutulur, somutsal bir fikre sahip olmayışımızdı. Filozofiyi kozmolojiye harmanladığımız takdirde işler soyutsal bir görünüme bürünüyor fakat işin aslı korteksiniz her iki durumu da düşünmek için programlandı. Ne yazık ki bu sorunun cevabını sizlere ben veremem. Neyse ki evren kanunlarının size bağışladığı süre içinde düşünmek için bolca vaktiniz var.

Sorun şu ki bu bağışlanan süreç sık sık tadsız olmuyor değil. Düşünmek, merak etmek bizleri diğer canlılardan ayıran en belirgin özellik ve kim bilir çok büyük bir nimetken orta beynimizde yaşanan olaylar aksini göstermiyor da diyemem. Fakat bana göre evrenin tamamen bir otonom olduğu kuramını ortaya atmış olan insanlar hayatını büyük bir yalanın üzerine inşa etmiş mekanik bireylerdir. Kulağa fazla acımasızca gelebilir belki fakat sevgili dostlarım, oyunu devam ettirmek için böyle bir kuramdan daha iyisine ihtiyacınız var. Dünya bu şekilde işler. Aksi halde dönüştüğünüz şeyin önüne geçemezsiniz. Sonra bu; daha akademik hale gelir, daha makul ve daha şık. Akademik çevrede, tamamiyle otonom işleyen bu modelden başka hiç bir model kayda değer değildir. Çünkü eğer akademik çerçevede bir yeriniz varsa entellektüel açıdan kesinlikle çetin olmanız gerekir.  Felsefede bu tip insanlar mantıksal pozitivistler olarak adlandırılır.

Beni asıl irite eden durum tam olarak buydu. Hayatı bir takım yüceliklerle dolu dikenli ve pürüzsüz olmak üzere iki sınıf oluşturarak yaşayan organizmalarla paylaşmak öfkelendiriyordu beni. Dikenli sınıf  oyuna pesimist bir tutumla yaklaşan mantıksal pozitivist bireylerken, pürüzsüz sınıf tam aksine oyuna daha optimist bir tutumla yaklaşır ve arada daima bir çekişme söz konusudur. Fakat fark edemedikleri durum oldukça gülünçtür. Benimle tartışmadığınız sürece ne düşüneceğimi bilemem. Ya da bana fikrinizi sunmadığınız sürece ne demek istediğimi kestiremem. Bu tıpkı kozmosun kendi içerisindeki materyallerle bağıntısına benzer. Biri olmadan bir diğeri de olmaz. Yani eğer dikenli bir sınıf olmasaydı pürüzsüz bir sınıf da olmayacaktı. Dolayısıyla hayat ne dikenlidir ne de pürüzsüz. Hayat yalnızca hayattır. Ne pesimist olmak için fazla kusursuz ne optimist olmak için fazla mükemmel. Bulunduğunuz kozmos bile bir düzensizlik ve hata sonucu meydana gelmişken bunu düşünmek son derece aptallıktır. Hawking, tüm şükranın hata ve düzensizliğe ait olduğunu söylüyor. İşin özeti biri size hata yaptığınızı söylerse ona bunun iyi bir şey olduğunu söyleyin. Çünkü eğer hatalar olmasaydı bizler de var olamayacaktık.

Şu anda bunları düşünüyor olmam bulunduğum bu masa ve bulunduğum bu atmosferdir belki de bundan emin değilim. Fakat bunlar son birkaç aydır aklımı oldukça meşgul eden durumlar. Düşünmemek için içmem gerekiyordu fakat her nasılsa zihnim ayık kalıyor ve kendimi bambaşka şeyler düşünürken buluyordum. Ne zamandan beridir böyleydim bilmiyorum. Zamanın ucunu kaçıralım epey olmuştu ve şimdi bulunduğum atmosfer yeterince ısınıyor ve içindeki oksijen oranı gittikçe küçülüyordu.

Bara gelişimin sebebini anımsamıyordum. Şimdi yanımda oturan hiç tanımadığım herifin siyaset hakkında konuştuğu bir takım zırvalıkları dinliyor gibi yapıp uyukluyordum. Böyle barlarda evren, karadelikler, CERN ve NASA ve niceleri hakkında konuşacak pek insan bulamıyorsunuz. Genellikle hükümetin ne kadar shitface olduğundan, Suarez'in orospu çocuğu bir futbolcu olduğuna kadardır konu sınırlamanız. Tanrıya şükür gündemi takip etmiyorum.

grindhouse // taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin