Kardeş Geldi

8.1K 688 354
                                    

1 buçuk ay sonra

Yazardan

Jimin, sabah ışıkları kendini gösterdiği vakitlerde uykusunda hissettiği hafif sancılarla aralamıştı gözlerini. Birazdan geçer diye umduğu bu sancı, doğumun haberiydi aslında. Bu yüzden aniden ortaya çıkan büyük sancılarla beraber tiz bir çığlık atmış ve eşinin uyanmasını sağlamıştı.

"Bebeğim derin nefes al. Az kaldı, az kaldı dayan!" Jungkook bir yandan derin nefesler alıp veriyor, bir yandan da arabayı kendi çalıştıkları hastanelerine son gazla sürüyordu. Sabaha karşı olsa da, hava hafif karanlık olduğu için yollar boştu ve Jungkook buna minnetardı.

Jimin arabanın içinde bacaklarını iki yana açmış, kan ter içinde ağlıyor ve kendini sıkmamaya çalışıyordu.

"Tanrım öleceğim." yorgunlukla mırıldandığı şeye karşı Jungkook ellerinin titrediğini fark etmişti.

"Bebeğim benim, deme öyle şeyler! Sen iki çocuk doğurdun, bunu da yapacaksın!" destek vermek amacıyla bağırmış ve yumruğunu havaya kaldırmıştı fakat Jimin hissettiği acı yüzünden kulakları uğuldamaya başlamıştı.

"Geldik bebeğim geldik. Dayan!" nefes nefese arabadan inip dışarı çıktıktan sonra, hastane önünde sigara içen acil servis görevlilerine bağırmaya başladı.

"Eşim doğuruyor, lütfen yardım edin!" Jimin arabada daha fazla ıkınmaya başladığında, bacak arasına akan suyu yüzünden bacaklarının ıslandığını fark etmişti.

"Çabuk.. Olun." yorgunca mırıldanıp başını arabanın koltuğuna yatırdığında, yanaklarına süzülen yaşları görmüştü Jungkook.

Görevliler yanlarında getirdikleri tekerlekli hasta sandalyesiyle arabaya yaklaşıp, hamile bedeni tutarak sandalyeye oturtmuşlardı.

Jimin doğumhaneye alınırken, Jungkook da doğumhane kapısında bekliyor ve nefes nefese soluklanıyordu. Alnından süzülen teri hızla silip arkasındaki hastane banklarına oturduktan sonra başını geriye yatırıp, gözlerini sıkıca kapatmıştı. Eşinin acı dolu çığlıkları, kulağına ulaştığı her an kalbinin sıkıştığını hissediyordu Jungkook. Mingyu ve Jungsun da fazla acı çekmese de,  küçük kızları onları biraz zorlamıştı.

Aklına gelen şeyle hızla yerinde doğrulup telefonunu eline aldıktan sonra çocukların dadısı olan Bayan Kang'ın numarasını tuşlayıp, kulağına götürdü.

Evden apar topar çıktıkları için uyuyan çocuklarını tek bırakmak zorunda kalmışlardı. Yolda giderken Jungkook Jimin'in acı haykırışları arasında Bayan Kang'ı uykusundan uyandırmış ve acil olarak evlerine göndermişti.

"Alo, Bay Jeon? Eşinizi doğumhaneye aldılar mı?" uykulu kadın telaşla telefonda konuştuğunda Jungkook derin bir nefes alıp ağrıyan başı yüzünden gözlerini kapattı.

"Evet şu an doğumu yapılıyor. Çocuklar uyuyor mu?"  asıl konuya değindiğinde Bayan Kang Jungkook'un rahat etmesi için konuştu.

"Evet mışıl mışıl uyuyorlar, merak etmeyin."

"Tamam, teşekkürler Bayan Kang." mahcup bir şekilde mırıldandı Jungkook. Sabahın bu saatinde zavallı kadını uykusundan uyandırdığı için kendine kızıyordu fakat elinden başka bir şey de gelmemişti.

"Ne demek, görevim. Siz lütfen bebek doğduğunda bana haber verin. Onları, kardeşlerini görmek için hastaneye getirmeliyim." Jungkook kısaca kıkırdayıp onaylayarak konuşmayı sonlandırdı.

Aradan geçen yirmi dakikanın ardından Jimin'in ince iniltileri kesilmiş, yerini tiz bir bebek ağlaması almıştı. Jungkook kapalı gözlerini, duyduğu bebek sesleriyle hızla aralayıp heyecanla açtı. Kalbi göğüs kafesini kıracak derecede atarken nefesleri sıklaşmıştı.

Ardından doğumhaneden çıkan sedye ve bebekle birlikte oraya koşturdu. Hayatında ilk defa bu kadar heyecanlanmıştı. Şimdi ise karşısında gördüğü iki güzellikle, yüzündeki gülümsemeye rağmen gözlerinin dolmasına engel olamamıştı. Mutlulukla alt dudağını ısırmaya başladığında, önce yorgunlukla gözlerini kapatmış eşine, sonra ise titrek nefesler alan bebeğe kaydı gözleri. Henüz yeni doğduğunu belli eden vücudundaki kalıntılara bile hayranlıkla bakıyor, küçük bebeği adeta aşık olmuşcasına  izliyordu.

***

Jimin

"Aman tanrım babasının yanına da ne çok yakışırmış, bu minik güzellik." Jin hyung hastaneye geldiğinden beridir yanımdaki beşikte uyuyan küçük kızımızı değişik mimikler yaparak severken, Jungkook yanıbaşımda duruyor ve saçlarıma öpücükler kondurup okşuyordu.

Ben ise doğum kalıntılarından oluşan acıma rağmen yorgunca gülümsüyor ve bebeğimi izliyordum.

"Tanrım o çok güzel olacak ve ben şimdiden ona asılacak erkekleri kıskanmaya başladım.." hemen arkamda duyuduğum kadife ve boğuk sesle arkamı döndüm.

"Şaka yapıyor olmalısın.." hayretle onu izlerken dudaklarını büküp, omuz silkmişti.

"Gayet ciddiyim. Senden çıktıysa bu bebek, hele ki kızsa emin ol ortalığın am-"

"Çocuğun yanında ne biçim konuşuyorsun ya!" uyuyan bebeğimin rahatsız olmaması için sinirle tısladım arkamdaki kıro herife.

"Unutmuşum." dudaklarına fermuar çekip bana öpücük yolladığında çatık kaşlarımı bozmuş ve kıkırdamıştım.

"Hey,birbirinizle uğraşmayı kesin de bebeğin adını ne koyacaksınız, onu söyleyin." Hoseok hyung alayla aramıza girip konuştuğunda yerimde adeta zıplamıştım.

"Hassiktir, unutmuşuz!" sessizce tısladığım da Jungkook bilmiş bir ifadeyle bana bakmaya başlamıştı.

"Çocoğon yonondo no boçom konoşoyorso- ah!" benimle dalga geçtiğinde ayağımdaki pamuklu terliği çıkarıp ona fırlatmıştım.

Jungkook sinirle bana bakıp başını okşadığında göz devirip düşünmeye başladım.

"Lee Su nasıl?"  aniden aklıma gelen ismi mırıldandığımda Hoseok hyung kaşlarını kaldırıp başını sallamıştı

"Gayet güzel bence."

"Hey, ben burada neciyim? Sen bu çocuğu tek başına mı yaptın?!" Jungkook sinirle tısladığında alttan almaya çalışarak derin bir nefes aldım. Gören de o doğum yapmış sanar..

"Haklısın hayatım, senin fikrin ne?"

"Lee Su güzel." dalga geçiyordu resmen. Kıçım ağrımasaydı onu bir güzel pataklayıp, doğumun acısını çıkarırdım!

Kavgamız arasında kapının çalınmasıyla hepimiz oraya dönmüştük. Bebeğin içine düşen Jin hyun bile. Açılan kapıdan içeri giren iki minik bedenle yüzüm hemen gülmüş ve kollarımı iki yana açmıştım.

"Baba~~" ikisi  de koşar adımlarla yanıma geldiklerinde önce Mingyu'yu, sonra ise Jungsun'u öpmüştüm. Jungkook küçüklerimize yardım edip, onları yattığım yatağa taşıdığında iki küçük de beşikteki bebeğe merakla bakıyordu.

"Kaydeşimiz bu mu baba?" Mingyu sevinçle bana dönüp sessizce mırıldandığında gülümseyerek başımı salladım.

"Evet güzelim. O sizin kız kardeşiniz." Jungsun "O" şekli almış ağzıyla şaşkınca bana baktığında kıkırdadım.

"Kıj mı?"

"Evet, çok güzel bir kız.."





AMK tabletten yazıyom. Telefon gene arıza yaptı. Yazana kadar anam ağladı

Kötü olduysa üzgünüm:(((((

Beautiful Doctors °jikookWhere stories live. Discover now