1. Bölüm

115K 5.1K 13.7K
                                    


Gelecekten gelen yazar notu: Hikayeme hoşgeldiniz :') Finali yayımlayana kadar bu notu girmemek için kendimi tuttum, bildirim gider de insanları boş yere heyecanlandırırım diye. İlk defa okuyacaklara hikayeyle ilgili küçük bir uyarım var; ben bu hikayeyi ilk yazmaya başladığımda kimsenin okumayacağından öyle emindim ki gerçekten hiç tekrar okumadan yazım yanlışlarına bakmadan paylaşıyordum. Yani ilk bölümlerde fazlasıyla karşılaşacaksınız. Yorumlarda doğrusunu yazmanıza gerek yok, teşekkürler ^^ Düzeltemememin sebebi de maalesef öyle bir vakte sahip olmamakla birlikte yapılan önceki yorumların da düzenlemeyle birlikte silinecek olması :( Anlayışınız için teşekkür ederim. Umarım hikayeyi her şeye rağmen seversiniz :') -yone

"Seni öldürmemem için tek bir sebep söyle."

Jimin elindeki silahı sertçe karşısındaki kadının alnına dayadıktan sonra, kadının ağlayarak ona yalvarmasını görmezden gelerek soğuk sesiyle kendisini tekrarladı; "Bir sebep söyle!"

"L-lütfen yapma! Ben sana ne yaptım?"

"O adamı değil beni seçmen gerekiyordu! Ama sen benimle oynadın! Şimdi de ben seninle oynayacağım-"

Cümlesini yarıda kesip silahı aşağı indirerek onu izleyen arkadaşına kaşlarını çatarak baktı, "Ne diyeceğimi unuttum."

Sahnenin hemen önündeki koltukta oturan genç yönetmen sinirden yumruğunu dişledikten sonra derin bir nefes aldı, "Jimin, bu repliğini 10. unutuşun. Hemde aynı yeri. Neden bunu bana yapıyorsun?"

Jimin kurusıkı tabancayı beline soktuktan sonra ofladı, "Bununla ilgili milyonlarca maddesi olan bir listeyi yarın masana bırakırım. Ama şimdiden bir spoiler vereyim mi? Çünkü ben bu oyunda oynamak istemiyorum! Hatta bak bir tane daha geliyor; ben tiyatrocu değilim! Sahne korkum var lan benim!"

Jimin bazı zamanlar böyle çabuk parlayabiliyordu ama sonrasında olanlar hep aynıydı; etrafına bakıp biri beni duydu mu diye kontrol etmek, ona bakanları görünce gözlerini kaçırmak, utanmak ve keşke bağırmasaydım diye düşünmek.

İnsanların ona bakmasından hoşlanan bir tip değildi.

Yönetmen Jimin'i çok iyi tanıdığı için ve içerlerde bir yerlerde onu sevdiği için onun gibi sert çıkışmadı, "Ama yapmak zorundasın. Herhangi bir kulübe katılmadan bu okulu bitiremezsin."

Ona karşı haklı olan insanlardan hoşlanmıyordu ve Taehyung haklıydı.

Sahnede bir ileri bir geri sinirli bir şekilde yürürken ellerini yukarı kaldırıp, "Herhangi bi kulüp!" diye bağırdı. Yine yapıyordu işte. Bağırıp duruyordu ve sonra utanıyordu.

Yaptığı hatanın farkına varıp bu sefer daha az dikkat çekmek için hemen sahneden aşağı indi ve daha makul bir sesle konuşmaya devam etti, "Satranç kulübü falan olamaz mıydı sanki? Sessizce oturup saatlerce fili nereye koyacağımı düşünmek istiyorum."

"Satrançta fil var mıydı?"

"Yok muydu?"

Jimin ile bir kaç saniye boş boş bakıştıktan sonra transtan kurtulmak için Taehyung sertçe başını salladı, "Of her neyse! Konuya dönecek olursak, kulüp seçmek için son ana kadar bekleyen sendin. Her yer doldu. Geriye sadece spor kulüpleri kalmıştı. Ve sen-"

"Spordan nefret ederim."

Taehyung başını salladıktan sonra devam etti, "Tiyatro kulübü de dolmuştu ama arkadaşın Taehyung senin için bir kıyak yapıp listeye adını eklemeyi başardı. Bana teşekkür et!"

Jimin bir süre bunu düşündükten sonra başını olumsuz anlamda salladı, "Hayır, teşekkürler. Teşekkür etmeyi reddediyorum."

"Az önce teşekkür ettin."

Like a Theater| JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin