Bölüm - 12

9.7K 1.1K 187
                                    

Yol boyunca sessizliğini korumuştu. Üzerindeki şaşkınlığı bir türlü atamıyordu hala. Gözlerinin önünden Asiye'nin görüntüsü gitmek bilmiyordu. Ona bir şey olma ihtimali bile böyle can sıkıcıyken bir şey olduğunda nasıl hissedeceğini kavramıyordu. Asiye kızını kurtarmıştı. Bu gerçek yüzüne bir tokat gibi çarpıp duruyordu durmadan. Hayatında düzgün giden hiçbir şey yokken her şeyin böyle karışmasını artık kafası almıyordu.

Derin bir nefes aldı. Toparlanması gerekti. Evleri yanmıştı. Yıllardır oturduğu evleri yanıp kül olmuştu.

"Diğerleri nasıl?"

"Herkes iyi..."

"Nasıl çıktı bu yangın?"

"Bilmiyorum Baran... Asiye'nin çığlıkları olmasa hepimiz o yanan evin içinde ölüp gidecektik," diyen Fırat öfkeyle direksiyona bir yumruk attı. Baran içinde sakinleşmek her saniye biraz daha zor bir hal alıyordu. Tüm sevdiklerini kaybedebilirdi. Ailesini kaybedebilirdi. Karısının ona emaneti olan kızını kaybedebilirdi. Bunları düşünmek bile midesinin bulanmasına neden oldu. Her şey bombok bir hal almıştı.

"Asiye olmasaydı hepimiz ölebilirdik", diyen Fırat öfkesini bir türlü atamıyordu. Korktuğunu ve endişelendiğini görebiliyordu. Hakta veriyordu. Yıllar önce ailesini kaybeden bir adamdı o. Eyşan'ı ya da oğlunu kaybetme ihtimali bile şimdi onu delirtiyordu. Baran bunu çok iyi anlıyordu.

"Sakin ol... Kimseye bir şey olmadı. Olmayacakta."

Buna gerçekten inanmak istedi. Sözlerine gerçekten inanmak istedi ama içindeki bir ses bunun tam aksini söylüyordu. Ambulansa bindirilen Asiye'nin halini görmüştü. Üstelik onu oradan çıkaran adam da durumunun ağır olduğunu söylemişti. Yanıkları vardı. Havasız kalmıştı. Bunları düşündükçe nefesi daha da daraldı. Güçlü durmak zorundaydı. Her defasında yaptığı gibi sorumluluğu başkalarına bırakıp kaçamazdı. Kendi ailesinin başında durup, sorumlulukları ile artık yüzleşmesi gerekti. Bu gece neredeyse kaçtığı ailesini tamamen kaybedecekti. Artık bu saçmalığa son vermeliydi. Bir zamanlar çok sevmişti. Sevdiği kadının peşinden de gitmişti. Pişman değildi. Şu gün olsa yine aynı şeyleri yapardı. Sadece bu sefer arkasında bu kadar yaralı insan bırakmazdı.

Hastaneye gelmeleri üzerine hızlı adımlarla içeriye girdiler. Anne ve babası acilde tedavi ediliyordu. Kızı da öyle... Eyşan ise bir koltuğa oturmuş oğlunu kucağında sımsıkı tutuyordu. Gözlerinden akan yaşlar ve ağzından kaçan hıçkırıklar dışında sessizdi. Baran ilk başta bunu yaşadığı şoka yorsa da dayanamayarak yanına gitti.

"Eyşan..."

"Baran..." diye fısıldadı Eşyan. Gözlerinden akan yaşlar hızlanırken "Onun durumu çok ağırmış."

Baran kimin diye sormadı. Kimin olduğunu biliyordu. Derin bir nefes çekti ciğerlerine. Ne diyeceğini ne yapacağını bilemez bir haldeydi. Boş koltuğa oturarak başını ellerinin arasına aldı. Sıkışıp kalmıştı. Üstelik hiçbir şey gelmiyordu elinden.

Ne kadar süre öyle beklediğinin farkında bile değildi. Fırat'ın yanına gelip omzuna dokunması ile başını kaldırdı.

"Asiye dışında herkes iyi... Şimdi onları şoförle göndereceğim."

Baran sadece başını sallamakla yetindi.

"İstersen sen de onlarla git. Çok kötü görünüyorsun Baran."

"Hayır, burada kalacağım."

"Ailesi haber aldı. Saruhanlar gelir birazdan."

Fırat bir olay çıkmaması için onu göndermeye çalışıyordu bunu anlayabiliyordu ama gitmeyecekti. İçeride ki kadın istemese de onun karısıydı. Üstelik tüm ailesinin hayatını kurtarmıştı bu gece. Onu böylece bırakıp gidemezdi.

Yangın YeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin