Bölüm - 14

10.4K 1.1K 212
                                    

Çok yorgundu. Başı çatlayacak gibi ağrıyor, tüm vücudu sızlıyordu. Bunların hepsi ne içindi? Bir anlık öfkesinin mi kurbanı olmuştu? Çok korkmuştu. Delicesine korkmuştu. Çok öfkeliydi ve bunu yapmak istedi. O konak ona gözyaşından başka bir şey getirmemişti. O konağa dair her şey yok olsun istedi. Belki o zaman kalbindeki acı biraz olsun yok olur zannetmişti fakat asla başkalarına zarar vermek istememişti. Buse'nin içeride olduğunu duyunca da vicdanının sesine kulaklarını kapayamadı. Orada ki kim olursa olsun içeri girerdi. Bu yangını o çıkarmıştı ve amacı kimseye zarar vermek değildi. En azından manevi bir zarar değildi... Maddi olarak büyük bir zarar verdiğini biliyordu ama umurunda değildi. Gerekirse bu yüzden hapse girebilir ve konağın ücretini ailesi ödeyebilirdi. O sadece birine zarar vermenin ağır vebalinden korkmuştu. Sonuç olarak en büyük zararı kendine vermişti.

Çok fazla canı yanıyordu. Kolunu bile kaldıramaz haldeydi. Bu acıların hepsinin geçeceğini biliyordu ama izleri kalacaktı. Yıllar sonra bile bedenine baktığında bu izleri görecek ve bu yaptıklarından utanacaktı.

"Asiye..." diyen Saruhan ile gözlerini açtı. Ne kadar sıkı kapattığının farkında bile değildi.

"Uyandırdım mı?" diyen adam yanındaki sandalyeye oturmuştu. "Hayır," diye fısıldayarak gözleriyle odayı taradı. Annesi yoktu. Saruhan da anlamış olacak ki "Eve gönderdim, biraz dinlensin diye. O gelene kadar ben kalacağım yanında."

Cevap vermek yerine sadece başını sallamakla yetindi. Rahatsız yerinde kıpırdandı.

"Ağrıların çok mu?"

"Dayanılamayacak kadar değiller."

"Dayanılamayacak nokta ne Asiye senin için?"

"Ne demek istiyorsun?"

"Yapma bunu kendine! Daha fazla kendine acı çektirme."

"Geldiğinden haberin var mı?"

"Annen söyledi. Seni geri dönmen için tehdit falan mı etti?"

Asiye derin bir nefes aldı. "Yangını ben çıkardım."

"Neden yaptın bunu?"

"Ben o konağa gittiğim günden beri gülmeyi unuttum... Belki yanıp kül olursa ben yeniden..." demişti ki Saruhan ellerinin arasına onun elini aldı.

"Asiye sen o adamı kalbinden yok etmediğin sürece mutlu olamayacaksın!"

Biliyordu. Bunu çok iyi biliyordu. Zorlukla bir nefes daha aldı. Nefes almak bile artık acı vermeye başlamıştı.

"Ben... Dönmezsem geri... Lamia'yı isteyecekler. Biliyorsun değil mi?"

Saruhan'ın kaşlarının çatıldığını gördü. Gerilmişti. Birkaç dakika ikisi de sustu. Asiye olabildiğince sabırlı davranmaya çalıştı. Sonuçta her şey bir gitmeyle olmuyordu. Sonrasında yaşanacaklarda vardı.

"Lamia hamile..."

Asiye ne hissedeceğini bilemedi. Böyle bir haber beklemiyordu. Buruk bir tebessüm dudaklarına kondu.

"Sevindim..."

Saruhan gülümsemişti. Nadir güldüğü anlardan biriydi. "Ben de sevindim. Böyle bir zamanda olmasına özellikle daha çok sevindim."

"Anlamadım?"

"Eğer hamile olmasaydı alacaklardı onu. Şimdi... Şimdi alamazlar."

Doğru söylüyordu. Hamile bir kadını kocasından ayırmak için büyük bir vicdansızlık gerekirdi ve bunu açıkçası o ailede kimse yapmazdı. En azından yapmayacaklarını umdu Asiye.

Yangın YeriWhere stories live. Discover now