3.Düğüm

11.7K 514 34
                                    

Okul çıkış zili, bir banshee*'nin çığlığı gibiydi. ( İrlanda mit. ağıt yakan kadın.)En azından bana öyle gelmişti. Ve Amy'i mektubu verdiğimden beri görmemiştim. Acaba ne olmuştu? Mason nasıl bir tepki vermişti? Barbarayla şu an ne yapıyordu? Barbara Puffınsl'a yiyişiyor muydu? İç sesim sinir bozucuydu.

Eveeeeeet! O seksi bir amigo kızı. Sarışın ve senden on santim daha uzun, şapşal!

Çantamı toparlarken iç sesimi susturdum. Zaten yeterince stresliydim. Kendi kendimi yersem daha kötü olacaktım. Sınıftan çıktım ve koyun gibi ilerleyen kalabalık öğrenci grubunun arasına karıştım. Son sınıf olmanın biraz faydasını görerek alt sınıfların bana yol vermesini sağladım. Aslında böyle biri değildim ama buradan derhal çıkmak istiyordum. Her an onu görebilirdim. Ana kapıya az kalmıştı ki aklımdaki başıma geldi. Lanet olsun!

Beni farketmemişti. Çünkü yanında Barbara vardı. Sarmaş dolaş bir şekilde konuşuyor ve gülüşüyorlardı. İster istemez kıskandım. Ve gözlerimi yerlerinden çıkarmak için büyük bir istek duydum. Mason bu kadar rahat görünüyorsa, mektubu daha okumamış olmalıydı.Belki de bu daha iyiydi. Sonsuza kadar okumasa da olurdu. O mutluydu!

Kendimi dışarı atar atmaz Mason ve Barbara çifti görüş mesafemden çıkmıştı. Amy ise tanrı bilir nerdeydi! Bu yüzden yürümeye karar verdim. Zaten paramız olmadığı için uzun süredir yürüyerek gidip geliyordum. Belki önce biraz sahile uğrardım. Orası beni ferahlatırdı.

Long Beach, sahili tenhaydı. Sonbahar olduğu için pek kimse uğramıyordu.İşte en çok bu zamanlarda burayı seviyordum. Rahatlamak, ve gri, kurşun renkli dalgalara bakmak pek çok kişi için fazla karamsar olsa da benim için bulunmaz bir fırsattı. Düşünmek için ve aynı zamanda unutmak için harikulade bir ortamdı.

Ayakkabılarımı çıkarıp kumları ayaklarımda hissettim. Sahilin beyaz kumları yumuşak ve soğuktu. Her zaman oturduğum yosunlu kayalara vardığımda durakladım ve derin bir nefesle okyanus kokusunu içime çektim. Tuz, yosun, istiridye kokusu ruhumu dinçleştiriyordu adeta. Kalbimde ki sıkıntıyı da biraz olsun hafifletiyordu.

Kayanın üzerine oturup ellerimi dizlerimin altında birleştirdim. Gözlerimi kapadım. Pek çok kez yaptığım gibi hayal etmeye başladım.

Mason... İşte şimdi şu dalgaların arasından geliyordu. Islak saçları ve dalgaların rengine boyanan yeşil gözleriyle... Sarı saçları ıslak yosunlar misali alnında kıvrılıyordu. Beyaz dişleri midyelerden çıkan incilerdi. O bir deniz adamıydı. Beni iki yıl önce kurataran denizadamı. Nasılda aptaldım!

Yüzmeyi kendi çabalarıyla öğrenmiş biri için fazla aptal. Genelde cesaret edemediğim bir derinliğe kadar gitmiştim. Sonra her nasıl olduysa suyun üstünde duramamıştım. Ayağımda bir kaya bağlıymış gibi batmaya başlamış, tonlarca gibi gelen tuzlu su yutmuştum. Canım o zamana kadar o kadar yanmamıştı. Tamda pes etmişken ve ölümün beni de annemin yanına götüreceğine inanmışken iki kuvvetli el beni yakalamıştı. Sonra tuzlu suyun yakıcılığı gitmiş, oksijen ciğerlerimi şişirmişti. Sahilin sıcak kumlarına serildiğimde ilk onun gözlerini görmüştüm. Yeşil gözleri ne kadar da endişeliydi?! Oysa beni tanımıyordu bile. Bende onu.

Fakat aşık olmama bu engel olmamıştı. O zamandan beri umutsuz da olsa onu sevmiştim değil mi?

Gözlerimi açtım ve saçma bir umutla dalgalara baktım. Mason tabi ki de yoktu. O şu an sevgilisinin yanındaydı. Ve mutluydu. Beni seçmeyecekti. Böyle bir şey neden istesindi? Boğazıma takılan düğümü geçiştirmek için yutkundum. Evet, ben ona düğümlenmiştim. Kalbim ona düğümlenmişti. Keşke onu çözmek için başka bir yol olsaydı. Ama yoktu.

YN: Bu bölüm kalbi düğümlü olanlar için gelsin:) Mason'ı medyada görüyorsunuz, demek isterdim ama düşündüm de aslında kafamdaki ona benzeyen kişi gerçekten de yok. O mükemmel insan, o yüzden hayalinizde kalsın.

Yorumlarınızı ve votelarınızı bekliyorum. :)


BEN EŞCİNSELİM!(Tamamlandı)Where stories live. Discover now