Baş Belası

3.6K 221 23
                                    

Hiç bir şeyi unutmayacağım. Hiç bir şeyi unutmayacağım. Hiç... Bir... Şeyi...

Finn'in seni seviyorum deyişini unutmamalıydım. Bu mantrayı ard arda tekrarladım bu yüzden.

Rüyamda bile, uykumun en derin vaktinde bile aynı şeyi yapıyordum. Eğer her şeyi unutursam bir daha aynı şeylere katlanamayabilirdim.

Finn'e katlanmak... Onun beni sevmediğini düşünerek yaşamak ve gözünün önündekilere inatla görmek istememesine dayanmaya çalışmak... İşte bu... Çok zordu.

Bir anda rüyam son buldu. Uçurumdan düşüyormuşum hissi kapladı tüm vücudumu. Bir yere tutunmak istedim ama başaramadım. Bağırarak, çığlık çığlığa sonsuz boşluğa yuvarlandım.

Gözlerimi açtığımda aslında sadece yatağımdan-durun bir dakika- Finn'in yatağından düştüğümü fark ettim.

-Kahretsin!

Karavanın içinde başımı tavana çarpmamaya çalışarak iki büklüm doğruldum. Ben Finn'in yatağındaydım. Peki Finn neredeydi?

Sorumun cevabını arkamdan sinsice yaklaşarak vermişti Finn.

-Bööö!!

İrkilmemle birlikte alçak tavana kafamı geçirmiştim. Gerçekten şu çocuk yüzünden tüm beyin hücrelerimi kaybedecektim.

-Tanrım! Gerizekalısın, Finn!

Finn suratına yayılan geniş bir gülümsemeyle cevapladı beni. Dünki gecenin hiç yaşanmadığını mı varsayıyordu?

Büyük ihtimalle her şeyi unuttuğumu düşünüyordu. Oysa her şeyi hatırlıyordum. Rüyamda bile anı anına aynı şeyleri görmüştüm.

Finnin yumuşak dudaklarının kısa süreliğine dokunuşu aklımdaydı.

Ve...Tabi ki de seni seviyorum, şapşal!

Diyişi...

-Ben mi? Dün midesi yokmuş gibi içen kimdi acaba? Annen sabaha kadar yirmi kez seni aradı. En sonunda ben cevap verdim.

Annem?!!!

Babam beni merak ederdi. Eve gelmediğimdeyse iyimser düşünceler ortaya atardı. Bir arkadaşında kalmıştır, canım. Robert 18 yaşında.

Annemse... Ah, direkt beni öldürür ve cesedimi aramak için dedektifliğe başlardı.

Nerde bu çocuk? Ah ya bir katil tarafından öldürüldüyse? Ya tecavüze uğradıysa? Ya tecavüze uğrayıp öldürüldüyse?

Annemin çılgına dönmüş sesi beynimdeydi.

-Ne dedin? Sinirli miydi?

Finn önemsiz bir şeymiş gibi kıvırcık saçlarını karıştırdı.

-Ona ders çalışmak için bizde kaldığını söyledim. Ve ders saatini fazla kaçırdığımız için uyuyakaldığını. Tabii ikna etmek için fotoğrafını çekip yollamam da gerekti. Bayan Melanie en sonunda pes etti tabi.

Gözlerim irileşti.

-Uyurken fotoğrafımı mı çektirdi? Ah, annemim profesyonel yardıma ihtiyacı var.

Finn kısa bir kahkaha attı ardından sırtımı sıvazladı.

-Neyse boş ver. Şimdi kahvaltı yapalım ne dersin?

Elleri sırtımda gezinirken tenim karıncalanmıştı. Ortam sıcaklaşıyordu. Finn'in bu hazırlıksız temasları beni çıldırtıyordu. Hem çok dostçaydı hem de çok ateşli.

BEN EŞCİNSELİM!(Tamamlandı)Where stories live. Discover now