18 bölüm

19.2K 682 23
                                    

Baran ağa yaşadığı güzel gecenin sonunda, kendisini balkona atıp cebinden çıkardığı çakmağı ile sigarasını yaktı. Karısı kulağına eğilip "ağam, sadece bu gece beni seviyormuş gibi yaparmısın?"demişti. Genç adamın gözleri dolmuş, o an vazgeçecek gibi olsada, dileğini yerine getirmişti.

Elini kaldırıp kalbinin üzerine koyarken, hırıltılı bir nefes verip acı bir şekilde öksürdü. Ruhu ateşe düşmüş gibi, cayır cayır yanarken, göğüs kafesinin daraldığını hissetti. Sigarasından bir nefes daha çekip, balkonun trabzanına dayandı. Başını çevirip, yatakta huzur içinde uyuyan kadınına baktı. Bundan sonra nasıl davranmalıydı bilmiyordu. Masum, dünyadaki bütün kötülüklerden bir haberdi. Ona bir söz vermiş, evladını sevip koruyacaktı. Kendisine bile itiraf edemediği duygular, onu çıkılması zor bir yola sürüklüyordu.

Balkon kapısını aralık bırakıp, tekrar yatağa uzandı. Yüzü kendisine dönük olan kadının saçlarını okşayıp, bir karar verdi. Ne ona, nede doğmamış çocuğuna kimse zarar veremeyecekti. Bu kendisi dahi olsa...

O gece baran ağa, aslında onu gerçek duyguları ile sevip koklamıştı. Ne kadar kendisine inkar etsede, oda karısına karşı boş değildi. Hem onu, ilk çeşme başında gördüğü günden belli etkilenmiş, bir daha görmek için gidip gelmişti.

Sabah, günün ilk ışıkları ile mavi gözlerini aralayan melek, güven duyduğu kolların arasından çıkmak istemedi. Kocasının hala uyuduğunu görünce, yavaşça alnına dökülen saçları geriye çekip, yüzünü açığa çıkardı. Bi cesaretle üzerine eğilip, yanağına küçük bir buse kondurdu. Kirli sakalları dudaklarına batarken bundan keyif almıştı.

Yüzüne dökülen saçların kokusu ile burnunu kırıştıran ağa kara gözlerini açmış" sanada günaydın meleğim deyip karısının kalkık pembe dudaklarını öpmüştü.

Melek, kocasının bir gecede böylesine değişmesinden şaşkındı. Sesizce durup, onun her hareketini izlerken, baran üzerine biraz daha eğilmiş, yüzünün her karesine öpücük bırakırken, sıra boynuna gelmişti. İşte en hassas noktası oydu. Boynundan gıdıklanan kadın, sonunda sessizliğini bozmuş küçük bir kahkahayı salıvermişti.

"Aslında, biraz daha böyle kalabilirdik. Ama bugün çok önemli bir toplantım var."

Utanıp sıkılan kadın, ne kadar kalkmaya çalıştıysada sonunda pes ederek "Ağam önce üzerimden kalkman lazım." dedi.

Bu halinden keyif alan ağa, yavaşça üzerinden çekilmiş, meleğin yataktan kalkıp banyoya koşturması bir olmuştu. Kendiside kalkıp, dolaptan aldığı takım elbiselerini giyip hazırlanmıştı. Kısa bir süre sonra, melekte yanında yerini alınca, odadan birlikte çıkıp, merdivenlerden inerken, karısının küçük ellerini kendi avuçlarına saklamıştı.

Bu hareketi meleğin duraksamasına neden olmuş, yine kızarmıştı. Kulağına eğilip sesizce "ağam ben böyle nasıl giderim." Deyip bakışları ile masadaki meraklı kalabalığı göstermişti.

Baranın istediğide buydu aslında, onun her şeye rağmen dimdik ayakta olduğunu göstermekti. Kararlılıkla gözlerine bakıp "ağana karşı mı geliyorsun. Hadi yürü" deyip masa başına kadar çekiştirmiş, pür dikkat bakışlar altında yerlerine geçip oturmuşlardı.

Binnaz hanım olanlara bir türlü anlam veremiyor, karşısında gördükleri kişilerin birer hayal ürünü olmasını diliyordu. Yine suratını asan kadın, dişlerini sıkıp "nasıl olur? Onca yaşanan şeye rağmen, bu gavur kızını baran nasıl kabul eder. Olacak iş değil, ikizinden de bıktım. Ne yaparsam yapayım benim yaptıklarım ters tepiyor." deyip içinden söylenmiş, yine sahte gülümsemesi ile polat ağanın bakışlarına boğulmuştu.

Deli Ağa Tamamlandı...Where stories live. Discover now