"‪ katil uyuyor ‬"

15.8K 1.3K 1.9K
                                    





"Kim Seokjin. 4 Aralık 1992. Tanınmış bir abisi var ve varlıklı bir aileden geliyor."

"Min Yoongi. 9 Mart 1993. Erkek kardeşi var ama ülkeden ayrılmış? Kimse nerede olduğunu bilmiyor ve çok iyi bir aileden geldiği söylenemez."

"Jung Hoseok. 18 Şubat 1994. Ablası var ve babasını genç yaşta kaybetmiş. Yurt dışına çokça çıkmışlığı var ve nedeni eğitim."

"Kim Namjoon. 12 Eylül 1994. Kız kardeşi var ve üniversitesini çok yüksek bir puanla bitirmiş, en iyilerden."

"Park Jimin. 13 Ekim 1995. Erkek kardeşi var. Katıldığı dans programları nedeniyle tanınmış birisi."

"Kim Taehyung. 30 Aralık 1995. Erkek ve kız kardeşi var. Lisenin son yılını üç kez okumuş ve okuldan kalma sicilinin pek temiz olduğu söylenemez."

"Jeon Jeongguk. 1 Eylül 1997. Abisi var. Babasının şirketinin gelecek CEO'su. Fazlasıyla varlıklı bir aileden geliyor."

"Bu lanet bilgiler umrumda mı sanıyorsun Mingyu?! Bu sikik bilgiler onu bulmamızda bize bir boka yaramaz!" Byun Baekhyun sinirle asistanını omuzlarından ittirdi ve sinirle gri saçlarını karıştırdı.

"E-efendim ama bunlar-" Mingyu ensesini kaşıyarak açıklamaya çalışsada Baekhyun dinlemek istemeyip elini asistanının yüzüne doğru susması için kaldırmıştı. Ciddi anlamda delirmek üzereydi. Bu, müdüre kendisini kanıtlaması için tek şansıydı ve bunu yapacaktı. Ne olursa olsun.

"Kameraları aç."

+

"Babam hepinizi 31 kere götünüzden sikecek!" Takım elbiseli, en fazla 20'sinde olan bir genç sinirle demir kapının göz hızasındaki küçük camından bağırdı ve kapalı kapıya tekme attı. Ani çıkan sesler ve küfürlerle irkilmedim desem yalandan çarpılırdım herhalde.

Normal şartlarda 2 kişiye verilen hapishane hücresi boyutunda, penceresi olmayan ve sırf metal duvarlardan oluşan eski bir hücreye 7 kişi kapatılmıştık. Ne yapacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu ve diğerlerininde hiçbir fikrinin olmadığı fazlasıyla belliydi. Herkes ayrı ayrı oturmuş duruyordu. Şu takım elbiseli dışında tabii, o hala dışarıya küfürler savurmakla meşguldü.

"Hey! Belkide sadece sakin olmalıyız." Dağınık turuncu saçlı çocuk üstündeki çizgili bol tişörtü çekiştirerek ayağa kalkıp sinirli genci omzundan yakalayınca gerilmiştim. Olay çıkacağını hissediyordum ve hislerimde çoğunlukla asla yanılmazdım.

"Sen ne sikim yaptığını sanıyorsun?!" Takım elbiseli sinirle turuncu saçlıya dönüp diğerinin ellerini hışımla ittirdiğinde gözlerim büyümüştü. İzlemekten başka birşey yapamıyordum.

"Lanet olsun siz ne sikim yaptığınızı sanıyorsunuz?! Kavga etmeyemi soktular bizi buraya?!" Saniyeler sonrasında buraya kapatıldığımızdan beri etrafa bakınan, pembeye çalan saçları olan çocuk ayaklanıp takım elbiseli genci diğerinden uzaklaştırmıştı.

"Elleme!" Sinirli genç bağırdı ve hışımla boynundaki kravatı genişletti. Fazlasıyla daralmış ve sinirlenmiş olduğunu herkes anlayabilirdi.

Sertçe yutkunup etrafıma bakındım yavaşça. Sol köşede bacaklarımı kendime çekmiş bir şekilde oturuyordum. Titrek bir nefes verip tek tek diğerlerine baktım. Neredeyse hepsi endişeli gözüküyordu. Benim gibi.

Yapmadığımız bir şeyden suçlanıyor olmamızı da geçtim, asıl katil şuan buradaydı. Benimle, bizimle. Bu düşünce tüylerimi ürpertirken derin bir nefes aldım ve gözlerimi sıkıca kapatıp bu düşüncelerin gitmesini sağlamaya çalıştım.

CULPRIT. ⠀⠀[ YOONMIN ]Where stories live. Discover now