" bir varmış, bir yokmuş "

8.8K 1.1K 984
                                    



bölüm sonundaki notu okursanız sevinirim. ayrıca yeni taekook paylaştım isterseniz bakabilirsiniz, adı eastside.
iyi okumalar:3



"Evvel zaman içinde, çok büyük bir sarayda, çok güzel bir prenses yaşarmış. Parıldayan, yumuşacık kahverengi saçları varmış. Gözleri küçük, dudakları kocamanmış ve saraydakiler bu prensesi çok ama çok beğenirlermiş."

Saçlarımda hareket eden parmaklar ile Yoongi'nin ağzından dökülen kelimeler beni mayıştırmaya başlamıştı bile. Uzun bir süre uyuyamayınca, Yoongi bana masal anlatmaya başlamış, küçükken annesinin ona uyuyabilmesi için masal anlattığından bahsetmişti.

"Diğer krallıkların prensleri, prensesle evlenebilmek için şekilden şekile girerlermiş." Gülmüştüm. Gülmemi işitmesiyle duraksamış, sonra tekrar devam etmişti. "Ama prenses hiç kimseye dönüp ikinci kez bakmazmış." Daha rahat etmek için omzuna yasladığım başımı yukarı kaydırmış, tam boyun girintisine yaslamıştım.

"Devam etsene." Kucağında boşta duran elini parmaklarımın arasına aldıktan sonra fısıldamıştım ona. "Ah e-evet tabii. Eh prenses kimseye bakmadığı için de kral ile kraliçe endişelenmeye başlamış. Kendileri öldükten sonra prenses ve evlendiği kişi geçecek sonuçta tahta ve başka da çocukları yokmuş." Diyerek devam etmişti.

"Sonra da kral prensese tecavüz etmiş ve bebekleri olmuş."

"Siktir git pezevenk herif!" Yoongi, lafa karışan Taehyung'a sinirle fısıldadığında sıçramıştım. Korkuyla Yoongi'ye doğru daha çok sinerken Taehyung'un kıkırdamaları yankılanmıştı hücrede.

"Hadi ama Yoongi, çocuğa unicornlar ve gökkuşaklarını anlatmayı bırak. Azıcık gerçek dünyadan bahset ki hazırlıklı olsun." Tam karşımıza zincirli olan Taehyung sırtını duvara yaslamış, iki bacağını da öne uzatmıştı. Konuşurkenki yüz ifadesi ve ses tonu yutkunmama sebep verirken gözlerimi olabildiğince kaçırmaya çalışıyordum.

Omuzlarımda hissettiğim kol ile rahatlarken dudaklarımı büzüp tartışmanın çabucak bitmesi için gözlerimi yummuştum. Kavgayı, tartışmayı ve şiddeti sevmiyordum. Beni korkutuyordu.

"Acıktım..." Göğsüne doğru mırıldandığımda karnımın guruldadığını hissediyordum. Dün verdikleri gibi sabah olunca da yemek vermelerini umuyordum sadece. "Biliyorum Jimin ama sabahı beklemen lazım tamam mı?" Parmakları saçlarımda dolanmaya devam ederken konuşmuştu. Başımı sallayıp derin bir nefes aldım. Uyuyamıyordum ve bu gidişle sabaha kadar ayakta kalacaktım.

"Uhm birbirimize sorular sormaya ne dersin? Bir süre sonra uykun gelir." Demişti. Başımı kaldırmadan tamam anlamında sallayıp gülümsemiştim kendi kendime. Uyumama yardımcı olmaya çalışması mutlu etmişti beni.

"Hm...Tek çocuk musun?" İlk soruyu sormuştum. "Evet, tek çocuğum. Peki ya sen?" Sorusuyla özlemle dudaklarım kıvrılmıştı. "Erkek kardeşim var."

Onu özlüyordum. Kardeşimle aramız her zaman iyi olmuştu ve birbirimize çok değer verirdik. Ondan uzun süre uzak kalmamıştım hiç, bu ilk seferdi ve yokluğunu yoğun bir biçimde hissediyordum. Yalnız hissediyordum.

"Jimin? Daldın gittin." Doğrulmasıyla başımı boynundan çekmek zorunda kalmıştım. Ona baktığımda kaşları çatık bir biçimde bana baktığını gördüm. "İyiyim." Kısaca cevap vermemle yavaşça başını sallamıştı.

"Yarın kötü bir şey olacakmış gibi hissediyorum." Bir anda içimden geçeni söylememle Yoongi'yle birlikte Taehyung'un bakışlarını da üzerimde hissetmiştim. Aslında bunu söylemeyecektim fakat cidden kötü bir şeyler hissediyordum. Biliyorum, korkağın teki olduğum için çoğu zaman kötü hissederdim fakat bu seferki farklıydı işte.

CULPRIT. ⠀⠀[ YOONMIN ]Where stories live. Discover now