"‪ yoongi ve jeongguk tanışıyor "

10.7K 1.1K 574
                                    




"Sikik herifler!" Baekhyun sertçe kahve bardağını masaya koydu ve dişlerini sıktı. Önündeki kamera kayıtlarına bakarken sinirden köpürüyordu. Derin bir nefes alıp yanındaki asistanına kötücül bakışlar yollamaya başladığında, Mingyu yutkundu ve gözlerini kaçırdı.

"B-belkide bu yönteme bir son vermeliyiz..." Mingyu patronuna olan korkaklığını bir kenara bırakıp konuşunca Baekhyun alayla gülümsemişti fakat Mingyu durmadı.

"Bakın bu çok riskli ve bu- lanet olsun bu yasal bile değil patron! Onları en fazla ne kadar böyle tutabiliriz ki? Hedefimiz uyuyanı kapattırmaktı fakat hangisinin uyuduğunu bilmiyoruz bile!" Mingyu'nun konuşması üzerine Baekhyun hala yüzündeki gülümsemeyi koruyordu. Tek mimiğini bile oynatmıyor olması Mingyu'yu içten içe korkutuyordu.

"Şimdi beni iyi dinle Mingyu." Baekhyun yavaşça asistanına yaklaştı ve eliyle omzundan ittirerek arkasındaki duvara yapıştırdı.

"Ben, istediğimi yaparım ve sende bana karşı gelemezsin bu bir. İkincisi ise hangisinin siktiğimin katili olduğunu anladığım ana kadar yedisi de o sikik hücrede kalacak." Baekhyun yüzündeki ürpertici gülümsemeyi koruyarak konuştuğunda Mingyu kafasını hızla sallamaktan başka bir şey yapamadı.

"Şimdi şu kayıtları gözümün önünden çek ve canlı kayıtları aç. Ne sikim yaptıklarını görelim."

+

"Siktiğimin herifleri! En azından yemek verin ulan!" Jeongguk sinirle metal kapıya bir tekme savurduğunda korkuyla titredim.

Yoongi'nin dün söylediği gibi, Jeongguk'un cidden öfke sorunları olduğunu düşünüyordum. Hem de ciddi anlamda. Aslına bakarsanız Taehyung ve Yoongi'nin de psikolojik sorunları olduğunu düşünüyordum.

"Bu yaptıkları yasal mı? Bizi ne kadar burada böyle tutacaklar?" Seokjin sırtı duvara yaslı bir şekilde otururken konuştu. Bende aynı şeyleri düşündüğümden verecek hiç bir cevabım yoktu.

Fazlasıyla acıkmıştım ve karnımın guruldaması duyulmayacak gibi değildi. Diğerlerinin de benden farkı yoktu gerçi. Hepimiz acıkmış ve susamıştık. Yemek ve su vermedikleri gibi tuvalet ihtiyacımızı da karşılamaya iznimiz yoktu. Yaptıkları şeyin yasallığını düşünecek olursam— düşünemem aslında çünkü bunun yasallıkla uzaktan yakından alakası yok. Bizi sorguya çekeceklerini söyleyip, bayılttıktan sonra buraya kapatmaları kesinlikle yasal değildi.

"Katili yasal yöntemlerle bulamayacak kadar akılsız herifler oldukları için bizi buraya kapatmayı seçtiler. Şimdide ne bok yiyorlar bilmiyorum ama eninde sonunda bizi çıkarmak zorunda kalacaklar." Taehyung sırt üstü yere uzanmış, bacaklarını havaya kaldırıp duvara yaslamışken konuştu. Söylediklerinin üstüne yüzündeki sırıtışı görmemle korku oranım artmıştı.

"Eninde sonunda mı? O da ne demek?!" Jeongguk sinirli bir şekilde hücrede volta atmaya başladı. Bir anda durup hücrenin yukarılarına ve köşelerine bakmaya başlayınca kaşlarımı çatarak onu izledim.

Ne yapıyordu?

"Hey! Ne yapıyorsun?" Namjoon düşüncelerimi dile getirince gözlerim tekrardan Jeongguk'u buldu.

"Orada." Jeongguk sonunda durup oturduğum köşenin yukarısına bakmaya başladı. Sertçe yutkundum ve yavaşça kafamı yukarı kaldırdım. Ne olduğunu göremiyordum ve bu beni tedirgin ediyordu.

"N-ne var orada?" Kekeleyerek konuştuğumda Jeongguk hızla bana doğru bir adım atmışken birinin önüme geçmesiyle görüş alanımdan çıktı.

"Yaklaşma." Yoongi'nin yeşilimsi saçları görüş alanımı dolduran şey iken sesini duymamla gözlerim kocaman açılmıştı. Ne yapmaya çalışıyordu bilmiyordum fakat yaptığına gerçekten minnettardım çünkü Jeongguk'tan ciddi anlamda çok korkuyordum.

Jeongguk nefesini vererek otuz iki diş sırıtıp kaşlarını kaldırdı. "Ne o? Kendinden başkasını koruyup düşünmeler? Aşık falan mı oldun bir günde?" Yoongi'ye doğru bir adım daha atan Jeongguk'a bakarken kalbim küt küt atıyordu.

Bulunduğum durum zaten tüyler ürperticiyken, Yoongi ve Jeongguk'un birbirlerini tanıdığını düşünmeye başlamam beni daha da tedirgin ediyordu. Jeongguk bunu belli etmemeye çalışıyor gibiyken, Yoongi umurunda değilmiş gibi davranıyordu.

"Siktir git burdan Jeon." Yüz ifadesini göremediğim Yoongi düz bir sesle konuştuğunda Jeongguk bir kahkaha patlattı. Bildiğiniz kahkaha atıyordu. Gülmekten karnı ağırmış olacak ki karnını bile tutuyordu. Lanet olsun bu çocuğun psikopat olduğunu biliyordum. Tipinden belliydi.

Bir anda gülmeyi kesen Jeongguk, Yoongi'yi hızla yakasından kavrayıp yanıma, duvara yasladı. "Sence buradan siktir olup gidebilseydim gitmez miydim?!" Burunları birbirlerine değerken bağırarak konuştu Jeongguk. Yerimden sıçrayarak hızla hücrenin diğer tarafına geri geri yürüdüm.

Arkamı göremezken çarptığım bedenle sıçradım ve hızla arkamı döndüm. "Tanrım, sakin ol." Taehyung ellerini kollarımda sabitleyip her zamanki tuhaf gülümsemesini yüzüne yapıştırmıştı. Sertçe yutkunup gözlerimi kaçırdığımda dudaklarını büküp ellerini üstümden çekti.

Derin bir nefes alıp sırtımı en yakındaki duvara yaslarken yavaşça yere doğru kaydım ve oturdum. Dizlerimi kendime çekerken esnememe engel olamamıştım. "Galiba saat geç oldu. Uyku vakti." Namjoon gözleriyle esnememi işaret ederken konuştu. Gözlerimi ondan kaçırırken hafifçe başımı salladım.

Fazlasıyla korkuyor olmama rağmen yavaşça dizlerimi kendime çektim ve başımı iki dizimin arasına yerleştirdim. Kollarımı da bacaklarıma dolayınca resmen küçücük olmuştum. Bulunduğum pozisyon ne kadar dışarıdan biri için rahatsız gözükse de, benim için en rahat pozisyondu.

Yavaş yavaş bedenime yayılan uyku hissiyatı ile korkum azalmış, göz kapaklarım titreyerek kapanmıştı. Uyumuyordum, fakat uyumama gerçekten çok az kalmıştı.

Eğer tuhaf sesler duymasaydım.

Bir an sanki biri yavaşça bir kapı açmış gibi hissetmiştim. Bu kesinlikle bir kapı sesiydi ve yakından geliyordu. Sanki hücrenin kapısı gibiydi fakat emin olamıyordum çünkü hiç açılmamıştı kapı ve doğal olarak sesini de bilmiyordum. Korkumdan başımı da kaldıramıyordum neler olduğuna bakmak için.

Bedenim istemsizce titremeye başlayınca kesik nefesler almaya başladım. Etraftan hışırtı sesleri gelmeye başlayınca gözlerimi sımsıkı kapatıp dudaklarımı ısırdım ve fark edilmemeyi diledim. Tanrı ilk defa yanımda olmayı tercih etmiş gibi olup, hışırtılar durmuş ve tekrar bir kapı sesi duyulmuştu. Bu sefer kapanmıştı herhalde. Sertçe yutkunup düşüncelerimden uzaklaşmaya çalıştım. Şu an korkuyordum ve kesinlikle az önce olanları düşünmem korkuma yardım etmeyecekti.

Kendimi uykuya teslim edip, neler olduğunu yarın düşünmeye karar verdim.



-

CULPRIT. ⠀⠀[ YOONMIN ]Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora