6| yalan

27K 1K 84
                                    

No Clear Mind- Imaginary You

"İki Sangria* var." İstenilen şeyleri mutfağa ilettikten sonra sıkıntılı bir nefes çektim içime. Yorulmuştum sanırım. Sadece bedenen değil, ruhen de. Pek fazla huzurum kaldığı söylenemezdi. Ne evde rahat hissediyordum, ne de dışarıda. İşteyken aklımın dağılmasından memnundum. Eğer çalışmıyor olsaydım yapacağım tek şey düşünmek, düşünmek ve daha çok düşünmek olurdu.

Önüme konulan içkileri tepsime yerleştirdikten sonra dikkatli bir şekilde masaya taşımaya başladım. Sakar olduğum için her bir şey taşıdığımda olduğumdan daha dikkatli birine dönüşüyordum. Yani en azından olmaya çalışıyordum...

İçkileri müşterilere verdikten sonra Güven abinin yanına adımladım. "Ne zaman çıkıyorsun abi?" Diye sordum. "Ayla abla nasıl olmuş?"

Birkaç dakika önce gelen telefonla eşinin doğum için hastaneye kaldırıldığı haberini almıştık. Ayla ablanın yanında Güven abinin annesi ve kardeşi vardı. Durumu acil değil denmişti ama normal olarak Güven abi tedirgin olmuştu ve çıkması gereken saatten daha erken çıkacaktı. Kapıları kapatma görevini de onun yerine bugünlük ben üstlenmiştim.

"Daha doğuma almamışlar. Sancısı varmış. Beş dakikaya çıkıyorum Nefes. Sen idare edebilirsin değil mi?"

"Hiç merak etme patron." Deyip asker selamı verdiğimde güldü ve saçlarımı karıştırdı. Bozduğu saçlarımı elinden kurtarıp düzeltmeye çalıştım.

"Abi zaten pırasa gibi saçlarım var iyice yapıştırma ya!" Diye söylendim.

On dakika sonra Güven abi çıkmıştı. Mekanın anahtarları bende olduğu için kısa bir süre için kendimi patron gibi hissettim. Çok geçmeden bu saçma düşünceme karşılık kıkırdamıştım. İşe dönme zamanım gelmiş de geçiyordu...

(Sangria, meyveli bir şarap kokteylidir. Tipik olarak içinde kırmızı şarap, meyve parçaları, şeker veya bal gibi bir tatlandırıcı ve rom ya da votka gibi kuvvetli bir içki bulunur.)

Elimdeki fısfısı masaya püskürtüp pembe bezimle silerken aklıma nereden geldiğini bilmediğim şarkıyı mırıldanmaya başlamıştım. Hemen hemen herkes çıkmıştı. İş arkadaşlarım Hakan ve Berna'da biraz sonra çıkacaklardı.

Berna yanıma gelmeden uzaktan, "Nefes çıkıyorum ben!" Diye seslendi. Üstüne yağmurluğunu giymiş fermuarını çekmek için uğraşıyordu. "Yardıma ihtiyacın var mı?" Diye sordu.

"Yok yok. Sen git. Ben de buraları silip çıkacağım zaten."

Bütün masaları sildiğimde derin bir oh çektim. Pırıl pırıl olmuştu. Yerleri de hızlıca silip çıkabilirdim. Temizlik malzemelerinin olduğu odadan viledayı alıp geri döndüğümde Hakan'la karşı karşıya geldim. Onu görmeyi beklemediğim için yerimde sıçramıştım. "Korkuttun beni,"

Yanından geçip içeri yeniden girdim ve yerleri silmeye başladım. "Niye gitmedin hala?" Diye sordum. Berna'nın arkasından çıktığını düşünmüştüm.

"Seninle konuşmak istemiştim." Dedi arkasındaki bara doğru yaslanırken. Anlamazca ona baktım. Benimle ne konuşacaktı ki?

"Ne konuşacaktık?" Diye sordum düşüncelerimi dile getirirken.

Sıkıntılı bir nefes verdiğini duyduğumda elimdeki viledayla olan işimi yarıda kesip ona döndüm.

"Ne zamandır düşünüyorum..." diye başladı sözlerine. Devamını getiremeyince ben söz aldım. "Ne düşündün? Oturalım istersen..." Arkamdaki sandalyeyi işaret ettim. Ciddi görünüyordu.

Karanlıkta Dans EtmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin