13| beklenmedik

23.1K 808 103
                                    

14 / 08 / 2020

Versa ~ We Are Not What We Say We Are

Soen - Lotus

Suçluluk hissi damarlarımda kaynıyordu.

İçimde büyüyen bu rahatsız edici his bütün vücudumu ele geçirmişti, midemi bulandırıyor ve kusmak istememe neden oluyordu. Kendimden, yaptıklarımdan, belki de yapacaklarımdan midem bulanıyordu. Kendimi kaybetmiş gibiydim. Değişmiştim ve değişmeye devam ediyordum. Birkaç ay önce olan benden hiçbir iz kalmayıncaya kadar değişecek gibi hissetmekten kendimi alamıyordum.

Ben değişmek istemiyordum.

Hep aynı kalmak, insanları üzmekten korkan o kız olmak istiyordum.

Bir an aylar öncesine geri dönmek istedim. Yaptığım bütün hataları özenle, tek tek düzeltmek, engel olmak istedim. Eğer öyle bir şansım olsaydı, annemi asla yalnız bırakmazdım. Çaresizce yatağında uzanıp ağlarken onu görmezden gelmeye çalışmaz, yanına gidip yalnız olmadığını hatırlatırdım. Sürekli ve sürekli öperdim, ona hatırlatmalar yapardım. O gece annemi yalnız bırakmazdım. Evren'i öpmez, Cansel'e ihanet etmez ve ihanete neden olan o kadın olmazdım. Hayatımı kendi ellerimle tepetaklak etmezdim.

Yaşadığım her şeyin, babamın anneme öyle davranmasının bile sorumlusu bendim. Babamın dediğine göre ben olmasaydım annemle babam evlenmeyecekti, annem babama o kadar bağlanmayacak, ilerde ona değer vermeyen bir adam için kendini öldürmeyecekti. Belki de ona gerçekten âşık olan, değer veren bir adam bulacak ve dünyada cenneti yaşayacaktı ama ben her şeyin dengesini bozmuştum. Annem dünyada cehennemi yaşamış, bu cehennemden kurtulmak için ölümü göze almıştı.

Hepsi benim yüzümdendi. Onu ateşe atmıştım, yanmasına neden olmuştum.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi beni arkadaşı olarak gören bir kadına ihanet etmiştim. Beni tanımadığı halde bana güvenen o kadın bana arkasını döner dönmez sırtından bıçaklamıştım. Tüm bunları nasıl düzeltecektim? Nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranabilirdim ki? Tüm yaptığım o şeyler zihnimde dönüp dururken, zihnimin duvarlarına acılı bir haykırışla çarpıp kendilerini hatırlatırken nasıl tüm bu olanları görmezden gelebilirdim? Üstelik uzak durmak istediğim, kalbimi titreten, ihanetime ortak olan o adam ben ne kadar kaçarsam kaçayım sürekli önüme çıkıyor ve engel olmaya çalışıyordu. Issız, karanlık bir sokakta ondan kaçmak isterken her sokak dönüşünde burnumun dibinde bitiyordu.

Ondan kaçamıyordum.

Ondan kaçmama izin vermiyordu.

Bir tarafım onu görmeme izin verdiği için mutluydu. Sürekli karşıma çıkmasından, benimle konuşmak istemesinden memnundu ama diğer tarafım bu yaptıkları için onu cezalandırmak istiyordu. Onu görmek, kokusunu solumak, gözlerinin içine bakmak istemiyordu. Hissettirdiklerinden korkuyordu. Hissettireceklerinden kaçmak istiyordu.

Kendimi cezalandırmak istiyordum.

Elimdeki mavi bezi tertemiz olmuş masaya sürterken kıvılcım çıkartmak ister gibi bir halim vardı. Kendimi duvara sürttüğümü ve cezalandırdığımı düşünerek hareketlerimi sertleştirdim.

"Nefes?"

Kendime zarar verme isteğimden kurtulamıyordum. Hiçbir şeyi düzelteceğim yoktu. Ben anca daha da bozardım. Böyle biriydim işte.

"Nefes, birazdan masayı tutuşturacaksın." Bezi tuttuğum elimin üzerine elini koyan Hakan hareketlerimi durdurmuştu. Gözlerimi kırpıştırıp bakışlarımı ona döndürdüm. "Bırak şunu." Bezi elimden çekip aldı.

Karanlıkta Dans EtmekWhere stories live. Discover now