17.bölüm

75.1K 3.9K 258
                                    

Yaklaşık 15 dakikadır tabağımda ki kahvaltılıklarla oynayıp duruyorum. Ne kadar da boktan bir gün. 

İntihar olayından sonra babamla Doruk konusunu konuşmamıştık.  Ama her an patlamaya hazır bombo gibiydi. Kendimi hazırlasam iyi olur.

''İstersen bugün okula gitme.''

Başımı önümdeki tabaktan kaldırıp anneme baktım.

''Hayır anne. Gitmek istiyorum ve gideceğim.''

''Belki biraz daha dinlenmeye ihtiyacın vardır.''

''Ben iyiyim.''

Çantamı omzuma takıp yerimden kalktım. ''Geç kalmak istemem.'' dedikten sonra ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım.

Hafif esen rüzgar saçlarımı savuruyordu. Ve bu hissi seviyordum.

Kaldırımda yürürken arkadan bir araba yaklaştığını hissettim. Arabayı süren kişi ''Gideceğin yere kadar bırakayım mı yavrum?'' dedi iğrenç bir şekilde. Onu terslemek için döndüğümde sesin sahibinin Efe olduğunu gördüm.

''Korkuttun beni pislik. Ben de seni sapık sandım.''

''Aaa aşko olsun. Alınırım ama.''
diyerek karşılık verdi. Kapıyı açıp arabaya bindim.

''Nasıl geçti psikologla görüşmen?''

''Sıkıcı. Adama bana yardım edebileceğini sanıyor ama hiç bir faydası olmayacak. Biliyorum.''

''Bu kadar karamsar olma.''

''Kapat çeneni.''

Bunu söyledikten sonra cidden çenesini kapattı. Ben konuşmasını bekliyordum ama konuşmadı. Sustu. Sessizliği bozan taraf ben oldum.

''Sence Doruk okula gelir mi?''

''Yine mi Doruk?''

''Onu düşünmeden duramadığımı biliyorsun.''

''Okula gelmese onun açısından daha iyi olur.''

''Neden?''

''Onu gördüğüm yerde yumruğumu geçireceğim suratına.''

''Hayır yapmayacaksın.''

''Onu korumaktan vazgeç. Onun yüzünden böylesin.''

''Ben iyiyim. Sadece onu görmek istiyorum. Ve bir de-''

''Bir de ne?''

''Ona gitmesini söyledim ama istediğim bu değil. Bunu bilmesini istiyorum.''

''Bence böylesi daha iyi olacak Günce. İkiniz içinde.''

Araba durduğunda okula geldiğimizi anlamıştım. Arabadan inip yürümeye başladım. Efe'de adımlarını hızlandırıp bana yetişti ve elini omzuma koydu. 

Her zaman ki gibi etrafa bakınmaya -Doruk gelmiş mi diye- başladım. Onu göremeyince hayal kırıklığı içinde başımı öne eğdim.

Sanırım Özlem'de henüz gelmemişti. Gidip banklardan birine oturdum ve telefonumla oynamaya başladım.

''Ben varken telefonla oynamayı mı tercih ediyorsun?''

''Beni eğlendirebilir misin?''

''Eğlendirmek benim işim.''

''Göster o zaman hünerlerini.''

''Okuldan kaçmaya ne dersin?''

''Ciddi misin?''

Seni Unuttuğumu HatırlamıyorumWhere stories live. Discover now