2.BÖLÜM

3.9K 159 5
                                    

2.BÖLÜM

‘Defnee. Bak çok özür dilerim tamam mı? Artık aç şu kapıyı lütfen! Sonsuza kadar orada kalamazın ki. Aç kapıyı doğru düzgün konuşalım. Lütfenn’

Daha ne konuşacaksak artık. Beni nasıl yerin dibine sokmaya karar verdiğini falan mı anlatacaktı? Ama haklıydı en sonunda bu konuşmayı yapacaktık ve uzatmanın bir anlamı yoktu.

‘ne var?’

‘sonunda be kızım. Defne çok özür dilerim. Ama gerçekten senin için. Senin iyiliğin içindi. Biliyorum çok kötü bir şey yaptım ama inan kötü niyetimden değil sadece yardım etmek istiyordum seni daha fazla bu şekilde görmek istemediğimden ama nerden bilecektim ki o Emir denen öküzün böyle yapacağını.’

‘hala anlamıyorsun dimi. Benim kırgınlığım sinirim hiç tanımadığım birinin söylediklerine değil ki söylediklerinde de haklıydı. Ben sana kırgınım Neşe. Sana her şeyimi anlattım. Daha fazla konuşmak istemiyorum seninle. En azından bu sıralar.

Bunları söylerken ikimizde ağlıyorduk. Neşe’nin yüzüne bakmadan sessizce odama gidip kapıyı kapattım. Ardından kapı sesi duyuldu. Sanırım o da gitmişti. Şuan ne yapmam ne düşünmem ne hissetmem gerektiğine dair hiçbir şey düşünemiyordum. Sadece uyumak istiyordum…

Her zaman ki sıkıcı okuluma geldiğimde yine geç kalmıştım. Artık okuldaki hocalar bile alışmış ve geç yazmamaya başlamışlardı. Sınıfa girdiğimde neşe’yle göz göze geldik. Yanındaki sırama geçip oturduğumda bana bin not bıraktı. Aslında bunu bekliyordum ama böyle bir olayın ardından bu kadar basit kurtulamazdı. Notu okumadan çantamın içine attım. Muhtemelen yine özür zırvalıklarından yazmıştır. Ve nihayet son derste bitmişti. Neşe’yle konuşmamak okulu daha da çekilmez yapıyordu sanki. Hiç oyalanamadan direkt eve gidip kendimi yatağa attım gerçekten çok boş hissediyordum. Boş ve yıpranmış…

 EMİR AKMAN ağzından;

 ‘ öküz müsün abicim sen?’ Boraya ‘ne diyosun lan sen’ bakışımı atıp suratına baktım. Baya sinirli gözüküyordu.

‘ anlamamazlıktan gelme Emir. Kıza neler söyledin öyle? Kızlar senden gayet insancıl bir şey istediler ama tabi sen insanlıktan yoksun olduğun için…

‘ Boraaaa!’

‘ ne var nee! Defne’ nin ne yaşadığını bilmiyoruz ve Neşe buraya kadar gelip yardım istediğine göre durum ciddi olmalı. Ama tabi bizim egosu tavan yapmış beyimizin her zamanki gibi umurunda bile değil!’

‘ kendinin de söylediğin gibi umurumda bile değil. Ne yaşıyorsa yaşıyor. Bana mı yaşıyor sanki. gitsin bi psikoloğa. Banane.’ Tam gidecekken Bora’nın sesine karşı durdum.

‘bunu söylemeyecektim ama başka çare yok gibi duruyor kardeşim. Senin durumunda pek parlak sayılmaz. Uçuruma doğru gidiyorsun ve yardım edecek kimsen yok ya da sen istemiyorsun. Ama geç olmadan önlemini alman lazım ve bence bu konuda Defne sana yardım edebilir.’

‘kızı kullanmamı mı istiyorsun yani?’

‘hayır. Tam tersine birbirinize ihtiyacınız var ve birbirinize yardım edeceksiniz diyorum. Şuanda senin ondan daha fazla yardıma ihtiyacın var aslında ama farkında değilsin durumun ciddiyetinin. Senin o kızın peşinden koşman gerek asıl.’

‘ne alaka oğlum saçma saçma konuşma. Başka kız mı yok sanki? tutturdun bi Defne defne!

’olabilir ama Defne yardıma muhtaç biri ve bu durumda sen ona yardım edersen o da sana yardım eder başka şeylere gerek olmadan.’

Aslında mantıklı konuşuyordu piç. Denemeye değerdi sanırım. Nasıl olsa kaybedecek bir şeyim de yoktu. Ve yine Bora haklıydı. Sonumun gelmesine az bir zaman kalmıştı ve benim hemen bu saçma durumdan kurtulmam gerekiyordu. Bakalım şu Defne denen kız nasılmış?

 DEFNE KARA;

Sabah uyandığımda geç kalmış olduğumu fark ettim ve nasıl 5 dakka içinde hazırlandığımı bilemedim. Korku insana her şeyi yaptırıyor işte. Evdekilere hoşça kalın diyip aceleyle evden çıktım. Okula vardığımda ilk dersin yarısına yetiştim. Neyse ki geometri hocamız anlayışlıydı.

İlk ders sonu Neşe dayanamayıp yanıma geldi sonunda. Dışarı çıkıp uzuuun bi konuşma yaptı bana. Bu hali biraz komik olsa da gülme isteğimi bastırabilmiştim. Sonuçta gülünecek bir durumda değildik. Sonunda bende dayanamayıp ‘olan oldu. Umarım bir daha benimle konuşmadan böyle bir şeye kalkışmazsın’ dedim. Başı eğik bir şekilde kafasını salladı. Bende birden boynuna sarıldım. İlk başta şaşırıp tepkisiz kalsa da sonunda kendine gelip bana sıkıca sarıldı.  Biz böyle sıkı sıkı sarılıp kahkaha atarken etraftan gelen tuhaf bakışları görmezden geldik.

Okul çıkışı kapının önüne bakmamla şok olmam bir oldu. Karşıdaydı. O kaslı vücudu, delici bakışları, muhteşem tarzıyla karşımda bana bakıyordu. Emir…

Yanıma iyice yaklaştığında ne yapacağımı bilemeden Neşe’ye döndüm. Sanırım onun da haberi yoktu. Çünkü o da en az benim kadar şaşkındı. Ağır hareketlerle sonunda yanımıza yaklaştığında ‘selam’ dedi. Bizde aynı şekilde karşılık verdik. Sonra bana döndü.

‘vaktin varsa konuşabilir miyiz?’

‘konu nedir?’

‘burada mı konuşucaz yani?’

Diye sordu isteksiz bir şekilde. Demek konuşacağı şeyi burada konuşmayı pek istemiyordu. Neşe’ye dönüp eve gitmesini söyledim.

‘ilerde bir kafe var oraya gidebiliriz?’

‘tamam’ deyip yürümeye başladı. Bende hızlı adımlarla ona yetiştim. Kafeye oturduğumuzda gözümün içine bakıyor resmen. Nefret ederdim bu durumdan. Nereye bakacağımı şaşırmış bir vaziyetteydim. En sonunda konuyu açtı. Biraz ani girdi sanki. öyle ki donup kalmıştım söylediği şey karşısında.

 ‘sana yardım ederim. Ancak bir şartla.’

 Ağzımın açık kalmamasına dikkat ederek yüzüne döndüm. Gayet ciddi bakıyordu bir o kadar da rahat. Nerden çıkmıştı şimdi bu. Birden bire. Üstelik bizzat yardımını bile istememişken. Peki şartı neydi? Bu düşüncelerimi dile getirdim sonunda.

‘şart mı?’

Yüzüme bakıp sırıttı. Tanrım! Dehşet havalı gözüktüğünü söylemiş miydim. Defne kendine gel!

‘sana hayırsever biri olmadığımı daha önceden de söylemiş olduğumu hatırlıyorum. Bu yüzden sen bana yardım edersen bende sana yardım ederim. Her şey karşılıklı güzelim.’

Güzelim! Lanet olsun neden böyle demişti ki şimdi. Beynimdeki bu saçma düşünceleri gerilere itip en merak ettiğim şeye odaklandım. Neydi ki bu şart? Baya önemli olmalı ki onca söylediğinden sonra tükürdüğünü yalayıp bana yardım edeceğini söylemişti.

Şartını sordum o da  anlattı. Yok artık dedirtecek bir şeydi bu. Ama bana yardım edeceğini de söylemişti. Nedense onun bana yardımcı olabileceğine inanıyordum. Aptal iç güdüler. Kesin yine yanılacaktım. Ama denemekten bir şey çıkmazdı herhalde. Onun istediği şeyin büyüklüğünün o da farkındaydı ve bana düşünmem için zaman verdi. Telefon numarasını bırakıp gitti. Beni karmakarışık düşüncelerimle yalnız bıraktı. Şimdi ne yapacaktım. İstediği şey gerçekten büyüktü. Sonunda gerçekten üzülebilirdim. Ama mutlu da olabilirdim yararı dokunursa tabi. Denemeye değerdi sanırım. Belki de benliğime dönebilirdim. Evet evet. Denemek istiyordum. Üzüleceğimi bile bile denemek istiyordum. Telefonu elime alıp Emir’e mesaj yazdım.

‘Teklifini kabul ediyorum…’

Sana İhtiyacım Var Where stories live. Discover now