11. BÖLÜM

3.1K 126 3
                                    

***

''ÖyIe bir seveceksin ki, yüreğinden kimse ayıramayacak. Ve öyIe birini seveceksin ki, seni gözIeriyIe biIe aIdatmayacak. ''  ~(Can YüceI)~

***

11. BÖLÜM

Gerçek aşk nedir ki? Sürekli onu düşünmek mi? Onu görmeden duramayacağını düşünmek mi? O’nsuzluk düşüncesini düşünmek bile istememek mi? Her saniye, her an, her dakika O’nun kollarında olma isteğini bastıramamak mı?

Gerçek aşkı çok önceden bulduğumu sanmıştım. Büyük bir kayıpmış meğerse. Günlerce, haftalarca, aylarca akıttığım gözyaşlarım, hepsi boşaymış. Bunu söyleyebileceğimi hiç düşünmezdim. Çünkü aşkı bulduğum düşüncesine öyle kaptırmıştım ki kendimi, sanki O olmazsa başka hiçbiri olamazmış gibi. Sırf bu yüzden hayatımı koca bir aldatmacayla yaşamışım. Kafamı kaldırıp nefes almamışım. Halbuki önceleri O gitmeden önce nefes alabildiğimi, aşkımın kollarında mutlu olduğumu sanırdım. Aslında her şey benim kafamda kurduğum dünyanın izleriymiş. Kabul. O gittikten sonra boşluğa düşmüş gibiydim. Düzgün düşünemiyordum. Hayat artık tüm güzelliklerini bana kapatmış gibiydi sanki. Ama tüm bunların aşk olmadığını kavrayabiliyorum artık.

O’nun sayesinde. Emir… Onu ilk gördüğüm andan beri aklımdan çıkaramıyordum. Belki nefretle, belki kırgınlıkla, belki sinirle. Ama bütün bunların arasında ona karşı kabul edemediğim bir duygu daha vardı. Sevgi? Aşk? O zamanlar adını koyamadığım ya da kabullenmek istemediğim duygu aşktı. Bunu geçte olsa anlayabiliyorum artık ya da kabulleniyorum. Artık en büyük korkum tam gerçeğimi yakalamışken O’nu kaybetmekti. Ama Tanrı bu sefer benden yanaydı sanırım. O’nun da beni sevdiği gerçeği gerçek olamayacak kadar güzeldi. İnanamıyordum. Benim de artık gerçekten mutlu olabileceğim hayal gibiydi. O kadar şey yaşadıktan sonra gerçek bir gülümseme nasıl olur tam unutmuşken, onunla bu mümkün olmuştu. Artık gülümsemem için aklıma gelmesi bile yeterdi. Ben onu hatıralarımla severek bile mutlu olmaya razıyken, O bana beni sevdiğini söylüyordu. Sanki tüm dünyaları bana veriyordu. Bu kadarı da fazla değil mi? Yalnızlığa, mutsuzluğa, sevgisizliğe bu kadar alışmışken birden gelip yalnız dünyamın merkezine kurulmuştu. Birden bu kadar çok mutlu olmak benim için fazlaydı. Sanki her şey darmadağın olacakmış gibi. Alışık değilim bu kadarına. Ama sanki onun gözlerinin ta içine bakmak yetiyor her şeyi unutmaya. Yalnızlığımı, herkesin teker teker gidişini unutturmaya. Sanki ‘artık korkma, seni asla bırakmayacağım’ der gibi bakıyor yüzüme. Bu bakışı içimi eritmeye yetiyor. Ona inanmayı öyle çok istiyorum ki. Artık geçmişimi, yaşadıklarımı, gelecekten bile korkarak yaşamamayı öyle çok istiyorum ki.

Kucağında ona sarılmışken sanki her şey anormal derecede mükemmeldi. Ama artık bunları düşünmekten çok sıkıldım. O da herkes gibi gider gerçeği beni tüketse de o, anı yaşamak istediğim tek insan. Bende bundan sonra sevdiğim adamla, aşık olduğum adamla anı yaşayacağım. Hayatımda ilk kez gerçek mutluluğu rahat bir şekilde onun kolları, elleri arasında yaşayacağım.

Hala onun üstündeyken sıkıca sarıldım sevgilime. Gitmesine izin vermemek için. O da beni sarmaladı iyice güçlü kollarıyla. Öyle huzurlu, mutlu ve rahattım ki. Sanki şu andan itibaren dünyada, evrende sadece ikimiz varmış gibiydi.

*** 

Sabah Neşe her zamanki gibi bizdeydi. Ona daha anlatmadım dün olanları. Evde anlatmak gibi bir çılgınlık da yapmayacağım. Telefonuma gelen mesajla kalbimin hızlanması bir oldu. Mesajı açtığımda büyük bir hayal kırıklığıyla karşı karşıyaydım. Lanet indirim mesajları!

Artık evdekileri mutlu etmenin zamanı geldi bence. Merdivenlere doğru yöneldim. İnerken bir yandan da yüksek sesle mırıldanıyordum.

‘la-la-lalaa-laa-la…’

Sana İhtiyacım Var Where stories live. Discover now