7. BÖLÜM

2.9K 127 6
                                    


7. BÖLÜM

       ' Hayatta öğrendiğim üç kelimeyi özetleyebilirim:      - HAYAT DEVAM EDİYOR...      '                      

                                                                                                                                 -ROBERT FOREST

 EMİR'den...

Sesi cidden kötü geliyordu. Cidden zor durumda olmalı ki beni aradı. Onu sinir etmeye başlamıştım ama durumunu anlayınca vazgeçtim. Onu kafeye getirip onun için ayırttığım yere oturttum. Şarkıyı söylerken ağlamaya başladı. Ürkek bir kedi gibiydi. O kadar masum gözüküyordu ki. Şarkımı bitirip yanına gittiğimde ağlamasını bastırmaya çalışıyordu. Sadece ona sarılmak istiyordum. Nedensiz bir şekilde kokusunu içime çekip sıkıca sarılmak.Kolundan tutup arabaya bindirdim. Sahile gelip oturduk. Hala ağlamamak için kendini sıkıyordu. Benim yanımda ağlamak istemediğini çok belli ediyordu. Onu bu zor durumdan kurtarmak için kendime çekip sımsıkı sarıldım. Bir süre sonra şaşkınlığını atıp o da sarıldı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. İçim parçalanıyordu. Kalbimi söküp atıyorlardı sanki. ilk defa bu duyguyu hissediyordum. Adını bilmediğim bir duydu. Daha önce bir sürü kız ağlamıştı karşımda. Ama hepsi onları tek geceden sonra terk ettiğim içindi. Ama bu seferki gerçekti. Gerçekten kalbi kırıldığı için, tüm samimiyetiyle bana sarılıp ağlıyordu. Peki neden böyle hissediyorum. Onu bırakmak istemiyor gibi...

DEFNE’den...

Arabaya bindiğimizde eve gitmek istemediğimi söyledim. Beni başka bir eve getirdi. Anahtarı çıkarıp kapıyı açtı.

‘Senin evin mi?’

‘Evet. Aç mısın?’

Açtım tabi ama ona aç olduğumu söylemek istemedim. Ne anlamsız.

‘hayır.’

‘tamam. Sen git benim odama koridorun sonundaki oda. Uyu biraz.’

‘peki sen?’

‘ben salonda uyurum. Dert etme beni.’

‘saçmalama. Benim yüzümden düzenini bozma sen geç. Ben salonda yatarım.’

‘başka çaremiz yok demek ki. Seni salonda yatırmayacağıma ve senin de beni salonda yatırmayacağına göre mecbur aynı yatakta yatacağız. Yürü baş belası itiraz yok.’

‘ne? Hayır. Gerek yok. Be salonda…’

Lafımı bitirmeme fırsat vermeden beni odaya sürüklemiş yataya oturtmuştu bile. Birden üstünü çıkarmaya başladı. O muhteşem kasları meydana çıktı tabi. Gözlerimi kaçırdım hemen. Lanet olsun. Muhteşem görünüyordu. Kızardığıma eminim. Bana bir tişört verip banyoya geçti. Bende üzerime geçirdim o gelmeden. Tunik olmuştu resmen. Çirkin bacaklarım meydana çıkmıştı. Onun fark etmesine izin vermeden yatağın içine girip arkamı ona dönecek şekilde yattım. Bir süre sonra güzel, baş döndürücü kokusuyla yanıma uzandı. Onun yanında bütün sorunlarımı unutuyordum resmen. Murat’ı, ailemi, anneannemi, boktan hayatımı… bunu nasıl başarıyor bilmiyorum ama iyi ki yanımda demek istiyorum. Tam uykuya dalmışken bir ses duydum o da duymuş olacak ki kıpırdandı.

-guarhhh

Ve bu sesler gitgide artmaya başladı. Keşke yer yarılsa da içine girsem. Yalanım ortaya çıkmaya başladı işte. Bir de en kötü zamanda. Karnımdaki sesler artmaya başlayınca ışığı açıp odadan çıktı. Lanet olsun! Of. Of. Of. Şuan utancımdan ölebilirim. Kıpkırmızı olduğumu yanağımdaki sıcaklıkta anlayabiliyorum. Bunun için aynaya gerek bile yok. Of. Nasıl yüzüne bakacağım ya. Çok fena rezil oldum. Beni bu düşüncelerden kurtaran yine onun seslenişi oldu.

Sana İhtiyacım Var Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin