13-SARHOŞ

941 48 32
                                    

Sabah uyandığımda gözlerim hala şişti ve geceye dair hatırladığım tek şey ağlaya ağlaya uyumuş olmamdı.

Yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Berbat gözüküyordum. Tam makyaj malzemelerini çıkarmıştım ki odaya Paul girdi. Mutlu gözükmeye çalışıp konuştum.

"Ne o sonunda sana Playstation'dan daha bağlı olan bir arkadaşın olduğunu mu hatırladın?"

"Öyle de denebilir. Daha çok hıçkıra hıçkıra uykuya dalan kimmiş diye bakmaya geldim." Anında sahte gülüşüm yok oldu.

"Paul bunu şimdi konuşmak istemiyorum."

Kolumdan tutup beni yatağıma oturttu ve elimdekileri alıp bana tek eliyle makyaj yapmaya başladı. İlk defa yaptığı birşey değildi.

"Evet istiyorsun, küçük hanım."

İşte bunu duyunca gözyaşlarım bağımsızlığını ilan etti.

"Alex sana ne yaptı anlat bakalım."

Elindekileri bırakıp karşıma oturdu.

'' Kafam karışık. Tamam mı? Bence burdan gidelim." O an vermiş olduğum bu karar gözüme oldukça güzel gözükmüştü. Her şeyden kaçıp kendi kabuğuma çekilmek ve sadece müzik dinleyip kitap okumak. İçmek, içmek ve içmek. Ama kaçmak bana oldukça tersti. Gözyaşlarımı sildim.

"Hayır hiçbir yere gitmiyoruz. Hem senin bu evde kalmanı sırf ben istemiyorum. Matt istiyor. Karen ve Jamie istiyor, Nick istiyor. Sen kolay vazgeçen bir kız değilsin ve istediğini almadan vazgeçmeyeceğini de biliyorum. Bak şimdi Matt'i çağıracağım. O bu konularda iyidir. Bilirsin işte." Gülümseyip odadan dışarı çıktı.

Matt ve Paul tekrar odaya dönene dek tarlası yanmış köylü gibi öylece yatağımda oturup halıya baktım. Matt ve Paul yatağın karşısındaki koltuğa oturup bana baktıklarındaysa hala 'tarlası yanmış köylü' pozisyonumdaydım.

"Hazel?"

"Hayır Matt, henüz delirmedim."

"Ah, Sevindim."

Sonra kulakları ağrıtan bir sessizlik. Sonra sinir edici yapay bir öksürük Sonra Paul'un herşeyi Matt'e anlatması. Sonra yine sessizlik.

Matt oturduğu yerde dikleşip konuşmaya başladı. "Alex bu evde yaptığı aptallıklarla meşhurdur. Arielle'le beraber olmasının nedenini bilmiyorum ve-

Sözünü kestim "Ve ben bunu izleyecek kadar güçlü değilim."

Aklına birşey gelmişcesine gülümsedi. "O da bazı şeyleri izleyecek kadar güçlü değil."

Paul araya girdi: "Ne demek şimdi bu?"

"Şu demek: Sana bir sevgili bulacağız ve onu bir günlüğüne eve getireceğiz."

Düşündüm: Kıskanır mı? Muhtemelen.

Düşündüm: Onun gözünde zaten bir sürtüğüm, bunu tescillemeye gerek yok.

Düşüncelerimi dile getirdiğimdeyse

"O zaman onu umursamadığını ona göstereceksin." dedi Paul ve ekledi "Kendini Matt'in kollarına bırak yeter."

"Ben varım." deyip gülümsedi Matt.

----------------------------

Nick ve Jamie bahçede sigara içiyorlardı; Ben, Matt, Karen ve Paul televizyon seyrediyorduk.

Kapı açıldığında arkamı dönüp kim gelmiş diye bakmama gerek yoktu çünkü kahkaha seslerinden kim oldukları gayet açık bir şekilde anlaşılıyordu. Matt elini omzuma atıp bana baktı ve gülümsedi "Hazır mısın?"

Karanlık Cennet || Alex Turnerحيث تعيش القصص. اكتشف الآن