29

1K 95 17
                                    

Okulumuzun son günüydü bugün. Yani 4 yıllık ergenliğimi yaşadığım bu okuldaki son gündü. Biraz duygulanmıştım. Yani biraz. 

Üzerime kıyafetlerimi giyip aşağı indim. Annem kahvaltıyı hazırlamış, masada oturuyordu. 

"Günaydın anne!"

"Günaydın kızım."

"Ben erken çıkacağım. Reçelli ekmeği alıyorum."

Ardından evden çıktım ve okula doğru giden yola girdim. Yolda Jennie'yle karşılaştık. Yanıma geldi ve konuşmaya başladı.

"Günaydın Lisa. Heyecanlı mısın?"

"Yani."

"Ben çok heyecanlıyım."

"Neden?"

"Jimin'le yemeğe gideceğiz. Ya sen?"

"Ben... bilmiyorum. Eve giderim galiba."

"Bizle gelsenize."

"Jimin?"

"Sorun olmaz."

Okula çok yaklaşmıştık ve konuşmaya devam ediyorduk. Okula girmeye az kalmıştı ve tam girecekken ayağım takıldı. Yere düşüyordum ve beni birisi tuttu.

"İyi misin?"

Yüzümüz birbirine çok yakındı. Tanrım!

"İyiyim. Teşekkür ederim. Ve beni artık bırakırsan çok iyi olur."

Kolumu sertçe kendime çektim ve Jennie ile beraber okulun binasına doğru gitmeye başladık. Jungkook da arkamızdan gelmeye başladı.

"Bana kırgın mısınız?"

"Yoo, niye kırgın olalım?"

"Lisa utandı galiba ondan."

"İyi bakalım."

Okul binasına girdik ve sınıfımıza çıktık. Sınıfta birkaç kişiden başka kimse yoktu. Onlar kendi arasında konuşuyordu. Bizde oturduk. Jimin geldi ve konuşmaya başladık.

"Günaydın bizim tayfa."

"Jimin-nie!"

"Jennie!"

"Ayy susun be! Ne aşkmış!"

"Ay canım boşver bizi. Sizden ne haber?"

"Hiç."

"Unuttun mu yoksa?"

"Hayır."

Bugün baloda cevap vermeyi unuttuğum o güzel soruyu yanıtlama günüydü. Yani birazdan verecektim.

"Ne unutması o ne ya?"

"Bilmediğimiz bir şey var sanırsam."

"Var var."

Ardından hayatımızın güzel kurtarıcısı canım sınıf öğretmenim geldi. Kısa bir konuşma yaptı ve karnelerinimizi dağıtmaya başladı. Bir süre sonra ismimi duydum.

"Lalisa Manoban. Bu lise hayatında çok çalıştın. Tebrik ederim."

"Teşekkür ederim öğretmenim."

Yerime oturdum ve karneme baktım. Klasik ortalamam 98. Yanına da öğretmenimiz bir mektup koymuş. Onu da okudum. Çok güzeldi. Ardından Jungkook gitti ve karnesini aldı. Mektubu açtı ve okudu. Ardından Jungkook gülmeye başladı.

"Ne gülüyorsun, nesi komik?"

"Boşver ya."

"Senin mektubun nasıl? Yani aynı mı benimle?"

Ona elimdeki mektubu gösterdim. Pekala aynı değildi.

"Benimki böyle değil."

"Göstersene."

"Yoo. Niye göstereyim?"

"İyi ben sonra okurum."

Öğretmen bütün karneleri dağıttı ve toplu fotoğraf çektirdik. İşte benim en harika yıllarımı geçirdiğim, 4 yıldır beraber olduğum canım arkadaşlarım. Tabi ardından ağlayanlar da vardı. Ben öğretmenimin yanına gittim ve sarıldım.

"Öğretmenim, ağlamayın!"

"Benim ilk öğrencilerim olan çocuklarsınız. Sadece duygulandım."

Öğretmenimden ayrıldım ve sırama oturdum. Jungkook yanıma geldi.

"İyi misin? Ağlamış gibisin güzelim."

Gözyaşlarımı parmaklarıyla sildi.

"Şey, b-ben biraz d-duygulandım."

"Gel biraz yaklaş."

Biraz yanına yaklaştım ve ona sarıldım. Sıkı sıkı. Ağlamaya devam ettim. Aslında çok sulugöz değilim ama duygulandım. Ama nasıl duygulandım? Salya, sümük...

Bir süre sonra ağlamam durdu ve kollarımı Jungkook'tan ayırdım. Yüzüne baktım.

"Cevabını verdin gibi."

"Ne?"

"Diyorum ki cevabını verdin. Ben kabul ettin diye anladım."

"Evet. Kabul ediyorum."

Yanıma geldi ve bana sarıldı. Kollarını bedenime doladı.

"Seni çok seviyorum prenses!"

"Bende!"

Artık benimde bir sevgilim vardı, ve o ilk aşkımı yaşadığım kişiydi. O Jungkook'tu. Seni seviyorum.

Selam okuyucularım. Bu düşündüğüm gibi kitabın son bölümüydü. Eğer okunma, vote, yorum falan artarsa devam edebilirim. Bu yazma sürecimde okuyan, vote veren ve yorum atan okuyucularıma teşekkür ederim. İyi ki varsınız.

❤❤❤

Birde bunu dün yayınlayacaktım. Yazamadım. Okulun son günü olmasını çok istiyordum. Ama olsun.

Bitiş Tarihi: 9 Haziran 2018, Cumartesi

Friend or Boyfriend (Liskook) ✔Donde viven las historias. Descúbrelo ahora