*0.5*

4.6K 305 227
                                    

Lily'den sonra, yakın bulduğum bir insandı.
-Severus Snape

-.-

Bu günlük Sirena Walburga Black'e aittir,
Dokunmamanız ve okumamanız rica edilir!

Dolunaydan sonra, konuştuğum tek kişi Secerus olmuştu. Hogwarts Severus ile olan arkadaşlığımızı o kadar çok konuşmuştu ki, Sirius bir keresinde kahvaltıda 'yeter' diye bağırmıştı. Hala arkadaşım olmasına sinirleniyordu, fakat bu benim umrumda bile değildi.

Yine Severus ile olan derslerimden birine gidiyordum, nedensizce bana ders anlatırken kelimeleri karıştırması komiğime gidiyordu. "Günaydın Profesör Snape." dedim kapıyı arkamdan kapatırken. "3 dakika geç kaldın, Gryffindor'dan 5 puan." dedi yerinden kalkarak.

"Çok komiksin." dedim, ama gülüyordum!

"Kitabın yanında mı? Ben, kendiminkini getirmeyi unuttum." dedi Severus kazanın önüne geçerken. "Bir Profesöre göre yakışmayacak bir hareket, ama sorun değil. Bende var." deyip kitabı masaya koydum.

Koymam ile iksir şişesi yuvarlanmaya başladı. Severus ile aynı anda elimizi atınca, ben şişeyi tutmuş, onun eli ise elimin üstüne gelmişti. Kalbim bir an için hızlandığında gözlerine baktım, o da gözlerimin içine bakıyordu. "Tamam, derse geçelim o zaman." dedi elini hızla çekerken.

Bende şişeyi yerine koyup anlattıklarını dinlemeye başladım. Benim sayemde bir kazan patlamış, ikincisini eşya alırken kendi devirmişti. "Ne uğursuz bir iksir bu böyle?" dedim usanmış sesimle.

"Tekrar deneyelim, eğer olmazsa başka bir iksire geçeriz." deyip yeni kazan getirdi. Aynı iksiri, tekrar yapmaya ve anlatmaya başladığında kelimeleri sürekli karıştırmasına sırıtıp duruyordum. İksir bittiğinde bana döndü. "Bir şey anlamadın değil mi?" dedi usanmış bir tavırla.

"Niye bu kadar zekisin?" dedim alayla, gülüp göz devirdi. "Bu iksirden nefret ediyorum." deyip sandalyeye oturdu. "Al benden de o kadar." deyip yanına oturdum. "Hem," deyip iksire baktım, "açık bir renk olması gerekirken, pardon ama kusmuğa nasıl benzettin merak ediyorum."

"Ben bilsem, sana söylerdim." gülüp kafamı kollarımın üstüne koyup ona baktım. "Başka bir iksire geçmiyoruz değil mi?"

"3 kere aynı iksirin eziyetini çektikten sonra mı?" dedi.

"Hayır tabii ki." dedim bacaklarımı sallarken. Ortama büyük bir sessizlik çökmüştü, yani biri aniden bir şey yapsa, ikimiz de korkudan yere düşerdik.

"Sirena," dürtülmem ile gözlerimi araladım. "için geçmişti diyeceğim ama bir saattir uyuyorsun, bir sorun mu var?"

"Yo, hayır." deyip esnedim. Tabii ki bir sorun vardı, dün dolunaydı ve ben hiç uyumamıştım. "Bana gerçekleri söylemen gerekmez mi Sirena?"

"Cidden bir sorun yok." kaşları hala çatıktı. "Bunu söylersem benden kaçmayacağına söz verirsen, belki." dedim dudak büzerek. "Senden kaçmamı gerektiren bir şey yok Sirena." şu an ona he he diyesim gelmişti.

"Ben kurtadamım." diye fısıldadım.

"Ne?"

"Benkurtadamım."

Black's TwinWhere stories live. Discover now