-32-

15.1K 1.1K 383
                                    

Çok çok çok özür dilerim...

Bir türlü vakit bulup yazamadım ama size verdiğim sözü unuttum sanmayın...

Bu bölüm biraz kısa oldu, siz bu bölümü okurken ben diğer bölümü yazıyor olacağım ve umarım akşama kadar yetişir.

Normalde bu bölüm içinde olacaktı ama sizi beklettiğim için vicdanen rahat değildim ve kendimi yazmaya veremedim.

Ne çok ama dedim beee

Hadi size iyi okumalar, bana da iyi yazmalarrr ♥

***


Müge kolumdan çekiştirerek beni okulun önündeki otobüs durağına doğru sürüklerken ona saydırmakla fazlasıyla meşguldüm.

Bir insan kankasına bunu nasıl yapardı aklım almıyordu? Resmen beni bile bile Anıl'ın ortamına sokacaktı ki Anıl'a ne kadar gıcık olduğumu belirtmeme gerek yoktu...

"Müge inşallah kaşlarının ortasında kocaman bir sivilce çıkar. Bu bana yapılır mı ya?" Müge arkasını dönüp gözlerini kısarak bana baktığında kaşlarının ortasındaki çıkıntıyı parmağıyla gösterip konuştu.

"Bebeğim, beddua etmene gerek yok. Kaşlarımın ortasında sivilce var zaten." Elimle ağzımı kapatıp gülme isteğimi bastırdıktan sonra ciddi bir ses tonuyla konuştum.

"Ben Anıl'la anlaşmak falan istemiyorum ya. Neden herkes bunun için uğraşıyor?" Adımlarını yavaşlattığında sanki söyleyeceklerini düşünüyormuş gibi bir yüz ifadesi takındı.

"Anıl'a neden bu kadar sinirlisin Alya? Tamam yaptığı şerefsizlik yüzünden ona sinirlenmeni anlıyorum ama bunun öncesi de var. Sen Anıl'a karşı her zaman öfkeliydin." Okulun önündeki durağa yaklaştığımızda adımlarını durdurup doğrudan gözlerimin içine baktı. Açıkçası bana böyle bir soru sormasını beklemiyordum ve sorduğu sorunun cevabını da bilmiyordum.

"Ona öfkeli değilim, sadece sürekli etrafımda olmasından hoşlanmıyorum."

"Ya da bunun hoşuna gitmesinden hoşlanmıyorsun?" Ağzım kocaman açılırken Müge'nin koluna sertçe vurdum.

"Saçmalama."

"Seni neredeyse dört yıldır tanıyorum Alya. Ve Anıl dışında hiçbir erkekten bahsettiğini duymadım. Bazen ondan hoşlandığını düşünüyorum." Kafamı iki yana sallayarak  yüzümü buruşturdum. Böyle bir şeyi nasıl düşünürdü? 

Erkeklere güvenmiyordum, etrafımda olmalarına tahammülüm yoktu. Bugüne kadar onlara karşı koyduğum sınırı zorlayan Anıl dışında kimse olmadığı için ona sinir olmam normaldi. Bir de bilinmeyen vardı ama onun kim olduğunu henüz bilmediğim için Müge'ye bahsetmemiştim.

"Bu konuyu kapatabilir miyiz?" Nefesini bıkkınca dışarı üfleyip omuzlarını düşürdü.

"Tamam ama sırf birazdan onlarla buluşacağımız için..." Parmak uçlarımda yükselip yanaklarını sıkıştırdığımda yüzümdeki gülümseme ona da bulaşmıştı.

"Sen tam bir dengesizsin biliyorsun değil mi?"

"O konuda seninle yarışamam. Kaan'a demediğini bırakmamıştın şimdi resmen birbirinize yürüyorsunuz." 

"Ama çok tatlı ya, aşırı tatlı. Ben onu yerim."

"Ben de seni yerim makarnam." Birden duyduğumuz ses ikimizin de yerinden sıçramasına neden olurken Kaan'ın sevimli suratı görüş alanımıza girmişti.

Müge'nin suratı kırmızıdan mora doğru yol alırken gözlerim Anıl'ın yüzüne takılmıştı. Her zamanki yavşak gülümsemesiyle bana bakıyordu.

"Eee, nereye gidiyoruz?" Simge ve Barış aynı anda konuştuğumda gözlerimi Anıl'ın gözlerinden ayırıp onlara döndüm.

Yakışıyorlardı...

"Düğünümüze diyeceğim günler de gelecek inşallah." Anıl Kaan'ın ensesine bir tane geçirirken ciddi bir ses tonuyla konuştu.

"Korku evine randevu aldım." Gözlerim kocaman açılırken başımı iki yana sallayarak Müge'ye baktım. 

Lütfen bunu kabul etmesin...

"Oha süpermiş. Hadi gidelim." Lütfen yanlış duymuş olayım...

"Korkarsan bana sarılabilirsin makarnam, ben seni öcülerden korurum." Müge abartılı bir şekilde gözlerini devirirken ben korktuğumu belli etmemek için sinirli bir şekilde Anıl'a bakıyordum.

Yavşak dingil.

"Bana biraz daha böyle bakarsan ağlaya ağlaya eve döneceğim..." Pardon, Simge'ye bakıyormuşum.

"Şey, dalmışım." Alnına düşen bir tutam bukleyi kulağının arkasına sıkıştırırken bana göz kırptı.

Erkek olsam yüzde yüz düşmüştüm...

"Anıl'a dalacağın günler de gelecek inşallah."

"Ne?"

"Evlenin yani. Hatta evlenmişken bol bol çocuk yapın da sevelim." Barış kolunu Simge'nin omzuna atıp sağ eliyle kafasına birkaç kez vurduktan sonra bana dönüp konuştu.

"Bunun kafa arada arıza veriyor. Zamanla alışırsın."

"Sen ne diye her şeye burnunu sokuyorsun ya? Ben yengoşumla konuşuyorum, sana ne?"

"Korku evinde ağladığın zaman bu söylediğini hatırlarım." Simge'nin dudakları şaşkınlıkla aralanırken Barış yüzündeki alaycı gülümsemeyle kolunu Simge'nin omzundan çekip Kaan ve Müge'nin arkasından yürümeye başladı.

"Barış, şaka yaptım lan! En sevdiğim kankam sensin biliyorsun, değil mi?" Barış bize dönmeden orta parmağını havaya kaldırdığında Simge cevabını almış olacak ki yüzünü buruşturdu.

"Hain kusmuk!" Hafifçe kıkırdayıp ben de diğerlerinin peşinden yürümeye başladığımda Simge bana yetişip koluma girdi.

"Aslında... Ne kadar korkunç olabilir ki?"


***

Bir dahaki bölüm bizi neler bekliyor dersiniz?

TAM FEELS GEÇİRMELİK UYARIYORUM SDŞLFKŞDSLGK

Sude aşkım doğum günün kutlu olsun tekrardan ♥

İçimdeki balık burcu romantik serseri bölümü sana ithaf etti hadi eyw dfşlkgşdfkh

PAMUK PRENS | TextingWhere stories live. Discover now