-39-

12.9K 1.1K 473
                                    

Bölüm açıklaması yazmayı unutmuşum dhjdkfkgkgklg Neyse siz okumadan sona ekleyeyim...

İyi okumalar...

***

Okulun koridorunda yalnız başıma yürürken cebimden telefonumu çıkartıp saatime baktım. Okul dağılmıştı ve yarım saat sonra tiyatro sınıfında olmam gerekiyordu. Müge çoktan gitmişti ama ben tuvalete gitmem gerektiğini söylemiştim ve bu sayede biraz yalnız kalabilmiştim.

Normalde tuvalete benimle gelirdi ama sanırım beni anlamıştı. Düşünmeye ihtiyacım vardı ve bunun için de etrafımda kimsenin olmaması gerekiyordu. Müge'nin söyledikleri, Anıl'ın hareketleri, bilinmeyenin gizemli halleri... Sanırım artık bunları düşünme vaktim gelmişti Yaklaşık bir aydır tanımadığım biriyle konuşuyordum ve hakkımda kimsenin bilmediği şeyler biliyordu. Ona bir şeyler anlatmam ona güvendiğim anlamına gelirdi değil mi? Ve bir erkeğe güvenmek benim için imkansız bir şeydi. O halde nasıl...

Arkamdan gelen bağırma sesleriyle kaşlarımı çatarak arkaya döneceğim sırada bir kol tarafından karanlık bir odaya çekildim. Çığlık atmak istediğimde dudaklarıma kapanan ince uzun parmaklar beni susturmuştu.

Gözlerimi kocaman açıp tam dibimde duran karartıyı tanımayı denedim ama tanımak için görmeme gerek yoktu, kokusundan tanımıştım.

Anıl.

Korku evinde haddinden fazla yakın olduğumuz için nasıl koktuğunu biliyordum ama tuhaf olan bunun hafızama kazınmış olmasıydı. 

Dudağımın üzerine baskı yapan elini biraz gevşetip fısıldadı.

"Sakın bağırma. Bizi bulurlarsa buradan sağ çıkamayız."

"Kim bizi bulursa?" Bana cevap vermeden hafif aralık kapıdan dışarı baktıktan sonra bana dönüp konuşmaya devam etti.

"Ben bir boklar yedim."

"Onu her zaman yapıyorsun zaten."

"Yok, bu sefer ciddi ciddi..." Kaan ve Barış'ın seslerini duyduğumda dışarı çıkmak için bir hamle yapmıştım ama Anıl tek eliyle beni duvara sabitletken hemen yanıma geçip susmamı işaret etti. 

Şu an tam olarak kapının arkasındaydık ve ne yaptığımız hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Hesapta yalnız kalıp düşünmem gereken şeyleri düşünecektim ama bu pek mümkün görünmüyordu.

Kapı açıldığında elime dolanan parmaklar kısa çaplı bir kalp krizine girmeme sebep olurken nefesimi tutmuştum.

Konunun ne olduğunu anlasam o parmakları tek tek... Neyse.

"Burada da yok şerefsiz."

"Şerefsiz demesene kankama."

"Ne diyeyim Kaan? Herifin ne yaptığının farkında mısın?"

"Orospu de, kaşar de ama şerefsiz deme... Ayrıca ben Anıl kankamı tutuyorum. O daha zengin."

"Senin olmayan beynine de sana da sokayım."

"Olmaz, makarnam kızar."

"Siktir git şurdan geri zekalı, Anıl'ı bulalım." İkisinin konuşmasına gülmemek için yanaklarımı şişirdiğim sırada adım sesleri bizden uzaklaşmıştı. Anıl nefesini sesli bir şekilde dışarı üflediğinde elimi yavaşça bırakıp konuştu.

"Ucuz atlattım."

"Sen tam olarak ne yaptın?"

"Aslında bunları nikah masasında konuşmak isterim..." Tek kaşımı kaldırıp ona baktığımda bu karanlıkta beni göremeyeceğini fark ettiğimde koluna esaslı bir şamar attım.

PAMUK PRENS | TextingWhere stories live. Discover now