-38-

14.2K 1.1K 523
                                    

Selamün Aleyküm kardeşlerim şlskdflşkdsf

Bölüm biraz gecikti üzgünüm ama uzun yazarak telafi ettim bence...

Neyse siz okumaya geçin bölüm sonunda görüşürüüüz ♥

***

Öğle teneffüsü bittiğinde farkında olmadan tuttuğum nefesimi dışarı verdim. Kaan yemek boyunca bizimleydi ve ben şimdiden iki sevgilinin yanındaki üçüncü kişi konumuna düşmüştüm. Üstelik henüz sevgili bile değillerdi!

"Hadi bana müsaade." Heyecanla ayağı kalkıp yemekhanenin çıkışına ilerlerken ne yazık ki olaylar beklediğim gibi gelişmemişti. Müge koluma girerken Kaan da ona bir şeyler anlatarak bizimle yürüyordu.

Bu halleri çok tatlıydı aslında, yani normal bir ruh halinde olsam şuracıkta feels geçirebilirdim ama yine yatağın ters tarafından kalkmıştım. Zaten anım anıma tutmuyordu, Anıl'a dengesiz diyordum ama ben ondan da beterdim.

İti an çomağı hazırla.

Anıl bizim sınıfın yakınlarındaki cama yaslanmış birkaç kızla konuşuyordu. Bir kız da değil, birkaç kız... 

Dün gece ona yanlışlıkla attığım fotoğraf aklıma geldiğinde yine sinirlenmiştim. Kim uyurken fotoğrafını çekip gıcık olduğu çocuğa atacak kadar şanssız olabilirdi ki?

Tabii ki ben.

Hala o fotoğrafı nasıl çekip attığım konuşunda bir fikrim yoktu, telefon elimde uyuyakalmıştım ve uyandığımda gördüklerimle hüsrana uğramıştım.

Ama şükretmek lazımdı, en azından fotoğraf atmıştım. Video atsaydım bu benim sonum olurdu çünkü annemin dediğine göre uyurken horluyordum...

Anıl'la göz göze geldiğimizde o kızlara hafifçe gülümseyip veda ettikten sonra yanımıza geldi.

"Kardeş ayboluyo ama. Sattın hemen bizi." Kaan'ın omzuna hafifçe vurduğunda Kaan'ın cevabı gecikmedi.

"Makarnam nereye, ben oraya. İşte o kadar!" Kaan'ın bu şirin hallerine göz devirirken hep birlikte sınıfa girdik. Onlar da neden bizimle geldiyse...

Sınıf boştu, henüz kimse öğle arasından dönmemişti anlaşılan.

Müge'yle sıramıza doğru ilerlerken gördüğüm çiçek buketiyle kaşlarımı çatarak Müge'ye baktım. Müge'yse gayet mutlu bir şekilde sıraya doğru koşup çiçekleri kucağına almıştı.

"Kaan? Ya sana inanamıyorum. Bunlar çok güzel..."

"Makarnam valla ben de kendime inanamıyorum. Bunları kim aldı lan?" Müge'nin gözleri şaşkınlıkla büyürken Kaan büyük adımlarıyla yanımıza kadar gelip Müge'nin elindeki çiçekleri aldı.

"N-nasıl yani, sen almadın mı?"

"Almadım." Kaan'ın ses tonuna ilk kez ciddiyet hakimdi. Çiçekten düşen kartı elime alıp okuduğumda suratım birden kızarmıştı.

Çiçek Müge'ye değil, bana gelmişti.

Bana bana...

Hafifçe öksürüp boğazımı temizlerken Kaan'ın elindeki çiçekleri aldım.

"Çiçekler banaymış." Hepsi birden şaşkın şaşkın bana bakarken Anıl bir şey söyleme zahmetinde bulunmadan sınıftan çıktı.

Bozulmuş muydu? Muhtemelen.

"Okusana, ne yazıyor?"

"Sevdiğine kavuşamadığından mı boynu bükülür gelinciğin?" 

"Gelincik diyor, bu herif niyeti bozmuş amına koyayım." Müge Kaan'a ters ters baktıktan sonra bana bakarak konuştu.

PAMUK PRENS | TextingDonde viven las historias. Descúbrelo ahora