-10-

2.1K 247 92
                                    

Taehyung'un adımlarını kafeye atmasıyla Seokjin'i görmesi bir oldu, onu görmesiyle içi yeniden heyecanla doldu. Gülümsedi, sanki üç gündür göremediğinden ona olan kırgınlığını unutmuştu. Gerçi o gün başını omzuna yasladığı anda söylediği tüm cümleler kalbindeki kırgınlığı alıp götürmüştü, fakat aklında da büyük bir karmaşaya yol açmıştı. Eğer kalbini bir tek kendisine açtıysa, neden Hyun-Jae ile beraberdi? Taehyung aklındaki tüm soru işaretlerini bir kenara itti, şimdi aklında sadece ona söyleyeceği gerçek vardı. Bunu nasıl yapacaktı, bilmiyordu. Seokjin'in elini sallamasıyla ona doğru attı adımlarını, her şeyi yoluna sokabilirdi. Ona gerçeği söyleyebilirdi.

"Merhaba," dedi Taehyung, karşısındaki sandalyeye otururken, bakışların üzerinde olduğunu hissedebiliyordu.

"Merhaba," dedi Seokjin, bir süre bir şey demeden sadece onu izledi. Onu özlemişti, belki sürekli soru sormasını, gerçekleri bir anda yüzüne vurmasını, gülümsemesini, konuşmasını. Onu özlemişti, bunu da onunla konuşamadığı ilk gece fark etti. Taehyung'un bakışları bakışlarıyla buluşunca çekingen bir şekilde çekti gözlerini. Onunla göz göze gelebilmek için biraz zamana ihtiyacı vardı. Konuyu değiştirmek adına önündeki menüyü ona doğru uzattı. "Bir şeyler söylecek misin?"

Taehyung başını salladı, ardından gözlerini listede şöyle bir gezdirdi.

"Sen söyledin mi?" dedi Taehyung, bakışları hala menüde geziniyordu, bir şeyler yese iyi olurdu. Çünkü gerçekten fazlasıyla acıkmıştı. "Sabahtan beri hiçbir şey yemiyorum, sanırım açlıktan öleceğim."

"Hyun-Jae yemeğe çıkmak için ısrar etti," dedi Seokjin, dirseklerini masaya dayadı ve eliyle çenesine destek verdi. "Fazlasıyla tokum."

Taehyung bakışlarını Seokjin'e getirdi. Acaba o ilişkide mutlu muydu? Gerçekten o kadınla mutlu oluyorsa, iyi hissediyorsa ne yapmalıydı? Ona bu gerçeği anlatmalı mıydı?

"Anlıyorum," dedi Taehyung, "Onunla gerçekten mutlusun değil mi?"

Seokjin sustu, değilim diyemedi. O benim sevgilim değil diyemedi. Sustu, dudakları konuşmasını engellercesine birbirlerine bağlanmıştı sanki. Özgür olmayı ne çok dilerdi şimdi, ona senin yanındayken mutluyum diyebilmeyi ne çok isterdi. Fakat sustu, dudakları konuşmasına izin vermedi.

"Aptalca bir soru sordum değil mi?" dedi Taehyung sessizliğe bürünen Seokjin'e, "Mutlu olmasan neden yanında kalasın, değil mi?"

Seokjin yine cevap vermedi. Onunla mutluyum diyemezdi, Taehyung'a yalan söyleyemezdi. Şu ana dek söylememişti, bundan sonra da ona hiç yalan söylemeyecekti. Belki o hala yalan söylediğini sanıyordu ona, belki hala kalbini bir başkasına açtığını düşünüyordu. Ama fark etmezdi, kendisi biliyordu. Ona hiç yalan söylememişti.

Taehyung yine cevap gelmeyince gözlerini masaya çevirdi, gerçekten ona söylemeli miydi? Belki de kendisi öğrenmeliydi, belki de kadın sadece Park Jimin'e kanmıştı. Sonuçta biliyordu ki, Doktor Park çok da masum biri değildi. Belki de kadın sadece onun dediklerine kanıvermişti. Taehyung düşüncelerini bölen sesle, bakışlarını yeniden ona çevirdi.

"Ne söyleyeceksin?"

"Ah," dedi Taehyung, bir şey söylemek istediği bu kadar belli mi oluyordu? Çekindi, fakat artık kaçış yoktu. Eğer bunu söylemek başına bela açsa da sorun değildi, üstlenebilirdi. "Ben bir şey gördüm, yani, iyi olmayan bir şey." Seokjin'in kaşlarının çatıldığını görünce, gözlerini kapattı. "Hyun-Jae, Doktor Park'a tek gecelik bir ilişki teklif etmiş."

Uzun bir sessizlik oldu, masada hiç kimseden çıt çıkmadı. Taehyung gözlerini açamadı, bir süre öylece bekledi. Sanki açarsa, bir anda Seokjin'in kızgın gözlerini görecekti. Kulaklarına küçük bir kıkırtı doldu, bunun üzerine gözlerini açtı. Kızgın bir çift göz yerine, gülümseyen gözlerle karşılaşınca şaşırdı. Çünkü onu gerçekten kızdırdığını düşünüyordu.

moondust | taejinWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu