-15-

2K 227 91
                                    

Taehyung, Seokjin'in sorusu karşısında donup kalmıştı. Onun ölümü böylesine istemesi canını çok yaktı. Halbuki, bundan böyle ölmeyi hiç istemez sanıyordu. Yüreğine kor bir alev düştü, sönmedi, acısı azalmadı, ruhunu da beraberinde yaktı. Ona öyle söyleme demek isterdi, ama diyemezdi. Ölümü dudaklarına bu kadar kolay getirme demek isterdi, ama söyleyemedi. Çaresizce susup kaldı sorusu karşısında, ellerini yüzüne doğru getirdi. Parmaklarını narince gezdirdi yüzünde, sevdi onu parmaklarıyla, yanağına bırakılan her gözyaşını sildi. İsterdi, ardında bıraktığı acıları da parmaklarıyla silebilmeyi. Gezdirdi parmaklarını, narince sevdi onu. Güzel teni, acı içinde kıvranıyordu. Yutkundu, Seokjin'in bakışları bir an olsun bakışlarından ayrılmıyordu. Gözleri yeniden beni kurtar der gibi bakıyordu, Taehyung doğruldu yavaşça ve sardı kollarını ona. Sarıldı, acısına ortak olmak istercesine. Ortak olurdu belki ama, acısı diner miydi, bunu bilemezdi.

Seokjin'in gözyaşları Taehyung'un boynunu ıslatıyordu şimdi, halbuki saatler öncesinde birbirlerine çokça uzaklardı. Bedenleri sarılmamak için direniyor, kokuları birbirine karışmıyordu. Ama ne kadar uzak kalmak isterlerse istesinler, kalamazlardı. Çünkü kalpleri bağlanmıştı, artık hangi güç o bağı yok edebilirdi?

"Sadece," dedi Seokjin, hıçkırık döküldü dudaklarından. "Sadece ona sahiptim Taehyung, ben bir tek ona sahiptim. Kimsem yok," dedi, durdu. Sanki bu gerçeği her söylediğinde kendine, bunu daha yeni fark ediyordu. Halbuki bunu biliyordu, onun kimsesi yoktu. "Benim ondan başka kimsem yok, kimsem yok."

Taehyung eliyle saçlarına okşadı, boynunda hissettiği hıçkırıkların üzerine kendi hıçkırıklarını bırakmamak için çok direndi. Halbuki boş bir sokağa gidip, hıçkıra hıçkıra ağlamak çok isterdi.

"Sevgilim," dedi Taehyung, gözlerini kapattı. "Bana sahipsin, bundan böyle bana sahipsin." Saçlarına küçük bir öpücük kondurdu. "Yalnız değilsin, asla yalnız değilsin sevgilim."

Hıçkırıkları durdu Seokjin'in, bir süre sessizce bekledi. Çıt çıkmadı odada, bir tek iç çekişler devam ettirdi kendini. Uzun sessizliğin ardından derin bir nefes aldı Seokjin.

"Beni götür buradan." diye fısıldadı Seokjin, Taehyung'un boynuna gömdüğü yüzü, dudaklarının çarpmasını sağlamıştı tenine.

Başını salladı Taehyung, görmeyeceğini bile bile.

"Tamam sevgilim."

***

Aklına birçok anı doldu şimdi, her biri ok işlevi gördü yüreğinde. Yaktı canını, söküp atsa da oradan, ardında bıraktığı kan asla durmayacaktı. Seokjin biliyordu, onun yüreğindeki hiçbir ok, ardında kan bırakmadan sökülmeyecekti oradan. Kan durduğu zaman da, küçük bir boşluk kalacaktı. O boşluklar, okları asla unutturmayacaktı.

Taehyung göğsüne hapsettiği bedenin hıçkırıklarını duydu. Gözlerini kapattı ve sessizce döktü gözyaşlarını.

Seokjin şu an sığınabileceği tek yer olan; Taehyung'un huzurlu kollarında, içi parçalanırcasına ağlıyordu.

"Aynı şeyleri tekrar yaşamak istemiyorum." dedi Seokjin, hıçkırıkları arasında çıkan boğuk sesi tüm odayı kaplamıştı. Kalbini sığındığı bedene sonuna kadar açmak istiyordu. Ona tamamen şeffaf olmak istiyordu. "Canım çok yanıyor."

Taehyung cevap vermedi, bir tek bakışlarını Seokjin'in üzerinde tutmaya devam etti. Onun diyeceği çok şey vardı.

"Kardeşim öldüğünde," dedi Seokjin, ilk kez birine açacaktı pişmanlık dolu geçmişini. "Babam sadece beni suçlamıştı. Neden yanında oturmadığım, neden onu korumadığım için kızıyordu bana, ama bilmiyordu ki ben de pişmandım çokça."

moondust | taejinWhere stories live. Discover now