-27-

1.3K 203 134
                                    

"Taehyung." dedi Doktor Park, elleri masadaki kalemle oynuyor, gözleri ise oradan ayrılmıyordu.

Taehyung bakışlarını ellerindeki dosyadan ayırdı ve doktora döndürdü.

"Efendim."

Doktor Park yanındaki çekmecelerin en üstündekini açtı ve içinden bir kart çıkarıp Taehyung'a uzattı.

"İki kişilik yer ayırt." Gözlerini Taehyung'un gözleriyle buluşturdu. "Seni yemeğe getireceğim."

Taehyung şaşkınlıktan çatılmış kaşları, anlayamamış gözleriyle öylece bakıyordu.

"Beni mi?" Elindeki kartta göz gezdirdi. "Neden?"

Doktor omuz silkti ve bakışlarını kaçırdı.

"Sadece teşekkür etmek için." Huzursuzca sandalyesine yaslandı. "Benim için yaptıklarının karşılığı olarak."

Taehyung gözlerini büyüterek doktora bakıyor, bulunduğu durumun içindeki tuhaflığı anlayamıyordu. Kabul edemezdi, çünkü Seokjin...

"Ah, hayır buna gerek yok." diyerek ellerini ensesindeki saçlarına getirdi ve huzursuzca kaşıdı. "Ameliyatlara girmem yeterli."

Doktor Park gözlerini devirdi ve yaslandığı sandalyeden bir hışımla kalktı.

"Neredeyse bir yıl olacak, sen hala senin fikirlerinin asla umrumda olmadığını öğrenemedin." Kapıya doğru yöneldi. "Bu akşam için yer ayırt ve sakın ağzını açma." Açtığı kapıdan dışarı çıktı ve kapıyı kapattı.

Taehyung derin bir nefes bıraktığında, elindeki kartın geriye doğru eğilmesine sebep olmuştu. Omuzlarını düşürdü ve ne yapacağını düşünmeye başladı. Seokjin'e söylemek zorundaydı fakat vereceği tepkiden bir hayli korkuyordu. Bu yemeğe gitmek zorundaydı, çünkü kabul etmezse Doktor Park'ın kendisine eziyet edeceğini biliyordu.

Elleriyle alnını ovaladı ve sıkıntıyla nefes vererek cebindeki telefonunu çıkardı. Kişilerinden seçtiği Seokjin'i aradı.

"Efendim?" Seokjin'in sesindeki mutluluk kırıntıları Taehyung'a ulaştığında gülümsedi.

"Ne yapıyorsun?" Heyecanla sordu.

"Senin için akşam yemeği hazırlıyorum." Küçük bir kahkaha attı telefondaki ses. "Ya da hazırlamaya çalışıyorum, ne yaptığım hakkında bir fikrim yok."

Taehyung odanın içinde kahkahasının yankılanmasına izin vermiş, Seokjin'in ona katılmasının ardından onun kahkahasını dinlemişti.

Bu hayatta en sevdiği şeylerden biri de; Seokjin'in kahkahasıydı. Zaten bu hayatta her 'en' sevdiği, Seokjin'le alakalıydı.

"Mutfaktaki seni bir hayli merak ediyordum." Küçük bir iç geçirdi. "Bu şansı kaçırmış gibi hissediyorum."

"Hah!" Seokjin sahte bir gülüş bıraktı Taehyung'un kulaklarına. "Üzülme sevgilim, sana mutfaktaki halimi göstereceğim. Ama yemek yaparken değil..." Seokjin küçük bir melodi mırıldandı. "Çok daha ateşli şeyler."

Taehyung'un kahkahası yeniden odada yankılandı.

Karşısındaki sesin huzurlu hissettiği kesinlikle ortadaydı. Kurduğu her cümlede, cümleleri oluşturan her kelimede mutluluk kırıntıları vardı. Seokjin'in annesiyle olan konuşmasından sonra çok daha mutlu olduğu, gözle görülür bir gerçekti. Omuzlarındaki tüm ağırlık bir anda uçup gitmiş, yıllardır taşıdığı tüm sorumluluklarından kurtulmuştu. Bu onun tamamen rahatlamış haliydi. Bu Seokjin'in gerçekliğiydi. Bu tamamen Seokjin'di.

moondust | taejinWhere stories live. Discover now