-13-

1.8K 227 108
                                    

Taehyung'un bedeni buz kesilirken, ellerinin titremesiyle tuttuğu dosyalar da titriyordu. Bakışlarını Seokjin'e döndürünce göz göze geldiler. Seokjin ona bir gülümseme yollayınca, biraz olsun rahatladı. Ya da kendini rahatladığına inandırmak istiyordu. Ameliyata girmek en büyük isteklerinden biriydi, özellikle ciddi ameliyatlar çok şey öğrenmesini sağlıyordu... Ama bu durum çok daha farklıydı. Korkuyordu. Sevdiği adamın babannesi söz konusuydu ve ameliyat çok riskli bir ameliyattı. Eğer işler ters gider de, babannesine bir şey olursa asla kendini affetmezdi. Affedemezdi.

Ellerinin titremesine aldırmadı, bedeni kaskatı kesilmesine rağmen, kalbi keskin bir kılıçla kesilmişcesine acırken, döndürdü bakışlarını doktora.

"Elbette, nasıl isterseniz."

***

Seokjin karşısında sus pus oturan bedenden çekmiyordu gözlerini. Kafede çalan şarkı, Taehyung'un gözlerinin dolmasını sağlamıştı. Seokjin masanın üzerinden uzandı ve Taehyung'un ellerini tuttu.

"İyi misin?" sesini daha rahat duyabilmesi için öne eğilmişti.

"İyiyim... Sadece bu biraz gerdi beni." dedi Taehyung, aynı Seokjin gibi öne eğilerek.

Seokjin, Taehyung'un ellerini destek verircesine öptü. Parmaklarını parmaklarından geçirdi ve kenetledi.

"Ben tüm risklerini göz önünde bulundurarak ameliyata izin verdim. Her şeye hazırım, fakat babannemin o ameliyattan sağ çıkacağına neredeyse eminim. Lütfen sen de gerilmeyi bırak, hiçbir şey için seni suçlamayacağım." Gözlerini karşısındaki gözlerden ayırmadı ve güven verircesine kırptı.

Taehyung gülümsedi. Şu an teselli vermesi gereken ben değil miydim? diye geçirdi içinden. Sahiden, karşısındaki adamın yüreği kırgınlıklarla, pişmanlıklarla dolu olsa bile tamamiyle çok güzeldi. Yaptığı her şey güven veriyordu Taehyung'a, hatta göz kırpması bile güvenle doluydu. Sanırım dedi Taehyung, sanırım ben bu adama aşık oluyorum.

İkili bir süre sohbetin ardından, evlerine gidebilmek için yol aldı.

Gece karanlığını aydınlatmaya çalışan minik yıldızlar ve gecenin tüm hakimiyeti üstündeymiş gibi sorumluluktan yorulmuş kırık beyaz rengindeki ay, gökyüzünde sanki özenle koyulmuş gibi eşsiz görünüyordu. Taehyung bir adım atıp aniden durdu ve gözlerini gökyüzüne çevirdi.

"Küçükken..." duraksadı ve titreyen sesini düzeltebilmek için boğazını temizledi. "Babam büyük bir hastalığa yakalanıp öldü... Anneme her babamı sorduğumda bana gökyüzünü gösterir, o her zaman seni izliyor derdi. Beni izlemediğini bildiğim halde, hala canım yandığında, aklım karıştığında veya çok mutlu olduğumda gözlerimi gökyüzüne çevirir, bana bir şeyler fısıldamasını isterim." Gülümsedi, sesi hala titrek çıkıyordu ama umrunda değildi. "O fısıltının gelmeyeceğini bildiğim halde bekledim, bir mucize olsun istedim... Ben, sen hayatıma girene kadar, böyle bir mucizenin olmasının imkansız olacağını düşünürdüm. Ama şimdi... Sadece gökyüzüne bakıyor, teşekkür ediyorum. Bana mucize olarak seni yolladığı için."

Seokjin duyduğu her kelimeyi tekrar etti zihninde ve en güzel köşesine kazıdı. Karşısındaki adamın tüm benliği parlıyordu. Ellerinden tutup çekti Taehyung'u kendisine ve sarıldı. Onu son kez görebilecekmiş gibi hissetti, ona son kez sarılabilecekmiş gibi...

"Seni seviyorum. Seni çok seviyorum Taehyung." Sardığı bedeni bırakmak istemiyor gibi daha çok sarıldı. Beline sarılan ince kollar, ona hayatını yeniden kazandıran bu adama ne kadar minnettar olduğunu hatırlattı. Uçurumda, düşecekken son anda ellerinden tutan kişinin gideceği düşüncesi Seokjin'i dayanamayacak bir duruma sokuyordu.

moondust | taejinWhere stories live. Discover now