-29-

1.4K 187 37
                                    

Taehyung gözlerini yavaşça araladı ve ellerini gözlerine getirerek ovaladı. Bakışları yatakta göremediği sevgilisini aradı, fakat bulamadı. Uyku sersemliği hala üzerindeyken, ayaklarını yataktan sarkıttı ve bir süre daha gözlerini dinlendirdi. Bugün bir hayli yorgun ve halsiz hissediyordu kendisini.

Yavaş adımlarla kalktığı yataktan, salona doğru yürüdü. Gözleriyle Seokjin'i arıyor, nerede olduğunu merak etmeden duramıyordu.

Açılan dış kapının sesiyle, bakışlarını o tarafa döndürdü Taehyung. Seokjin bir elinde poşet, diğer elinde şemsiye, yüzündeki gülümsemeyle birlikte içeri girdiğinde, Taehyung da ona bir gülümseme yolladı.

"Neredeydin?"

Seokjin elindeki poşetleri göstererek konuştu.

"Bir şeyler aldım." Gülümsemesi hala yüzündeydi. "Kahvaltımızı edip, anneni görmeye gideceğiz."

Gözleri elindeki şemsiyeye takıldığında, parmaklarıyla işaret edip sordu.

"Ama o Yoongi'nin şemsiyesi değil mi? Onunla mı görüştün?"

Seokjin şemsiyeyi, kapının yanındaki portmantoya astı ve içeriye doğru yürümeye başladı.

"Evet. İş arıyorum, o yardımcı olur diye düşünmüştüm, araştıracağını söyledi." Ellerini hafif ıslanmış saçından geçirdi. "Birden yağmur yağınca, bana şemsiyesini verdi. Tabi şemsiyenin yanında, bir ton lafla beraber." Seokjin kıkırdayınca, Taehyung ona eşlik etti.

"Oradan gelirken, sana yemek sözüm olduğunu hatırladım." dedi gülerek. "Sözünde duran biri olduğumu biliyorsun."

Taehyung bunun üzerine utançla gülümsedi. Seokjin'in neşeli halleri, Taehyung'un hoşuna gitmişti. Küçüklüğünü acı içerisinde geçirmiş ve çok fazla şey kaybetmiş olan Seokjin'in, en azından şimdi hayatında bir şeyler yolunda gidiyordu. En azından yeniden çabalayacak güce sahipti, Taehyung öyle düşünüyordu.

Seokjin arka cebinden çıkardığı telefonuyla, aniden karşısındaki sevdiğinin fotoğrafını çekince, düşüncelerinden arındı Taehyung.

"Ne? Ne yapıyorsun?" diyerek Seokjin'e doğru yürüdü, sevdiğinin yüzünde çok sıcak bir tebessüm vardı.

"Bana bakarken güzelleşen bakışlarını ölümsüzleştirmek istedim." Telefondaki fotoğrafa baktı yeniden. "Baksana, yeni uyanmana rağmen hala çok güzelsin."

Taehyung başını utançla sevdiğinin omzuna düşürünce, Seokjin küçük bir kahkaha attı.

"Kalbim uçacak gibi hissediyorum. Lütfen aniden böyle cümleler kurma." Taehyung yaslandığı omuzda döndürdü başını ve dudaklarını Seokjin'in boynuna doğru getirip, küçük bir öpücük kondurdu. "Hadi kahvaltı edelim."

***

Trenden inen ikili, bir süre etrafta gezdirdi gözlerini. Uzun bir aranın ardından, yine buradalardı.

"Biraz gezelim mi?" diye sordu Seokjin, ellerini tuttuğu sevdiğine.

Taehyung başını onaylarcasına salladığında, her karışını adı gibi ezberlediği yollarda yürümeye başladı.

"Doğduğundan beri mi burada yaşıyordun?" diye sordu Seokjin.

Taehyung bakışlarını ayaklarından çekti ve sevdiğine getirdi.

"Kendimi bildiğim bileli buradaydım." Küçük bir tebessüm yerleştirdi yüzüne. "Çok küçük ama yine de seviyorum."

Seokjin bakışlarını Taehyung'a getirdi ve başıyla onayladı.

moondust | taejinWhere stories live. Discover now