-11-

2.1K 249 71
                                    

Taehyung bir süre bıraktı hıçkırıklarını geceye, sığındı sarıldığı kollara hissettiği güvenle. Bedenini saran o kolların desteğini hiçbir zaman unutmayacaktı, canının acımasına asla izin vermeyecek ve canı acıdığında onu kollarıyla saracaktı. Taehyung onun üşümüş ellerini her zaman sıcak avuç içleriyle kaplayacaktı.

"Artık iyiyim," dedi Taehyung, derin bir nefes aldı. Ağlaması durmuştu, fakat belli belirsiz aralıklarla iç çekişleri devam ediyordu. "Ağlamıyorum."

Sarıldığı bedenden ayrılmak adına geri çekildi, fakat onu sımsıkı bağlayan kollar buna izin vermedi.

"Kollarımdan kaçmak o kadar kolay değil," dedi Seokjin, Taehyung'un kulağına doğru eğildi. Canını sıkan şeyin ne olduğunu öğrenmek istiyordu. "Bana neden ağladığını söylersen ancak gidebilirsin."

Eğer şimdi bir şansı olsaydı Taehyung'un, zaten bu kollardan ayrılmamayı seçerdi. Eğer bir dilek hakkı olsaydı Taehyung'un, sonsuza dek bu kolların bedenini güvenle sarmasını dilerdi. Ama elinde bir dilek hakkı yoktu, şansı zaten yanına hiç uğramıyordu. Gözlerini yumdu ve konuştu.

"Sadece," dedi Taehyung, derin bir nefes aldı. Kokusu güzeldi, aldığı her nefes ciğerlerine bayram yaşıtıyordu sanki. "Her şey berbat bir hale gelmeye başladı ve ben ilk kez hiçbir sorunumu çözemiyorum." Yutkundu, eskisi kadar güçlü olabilmeyi diledi. O güce sığınabilmeyi, onu her sorununa karşı kullanabilmeyi diledi. Fakat şimdi öyle güçsüz hissediyordu ki, bu asla kendisi değildi. Bu yüzden kabullenemiyordu, kendisini zayıf görmeye dayanmıyordu. "Gücümün tükendiğini hissediyorum."

Seokjin küçük bir nefes bıraktı dudaklarından, bu karmaşayı biliyordu. Bu karmaşanın insanı ne hale getirdiğini iyi biliyordu. İnsan yoruluyordu, başa çıkmak istiyordu ama yine de o gücü kendinde bulamıyordu. Bir şeyler yapabilmeyi diliyor, uğraş veriyor fakat yine de daha karışık bir hale gelmesine engel olamıyordu. Seokjin bunu iyi biliyordu, zaten hayatı karmaşaydı. Ve bu karmaşa da gücününün hep tükendiğini hissediyordu. Fakat bir şey olmuştu, gücünü yeniden toplayabileceğine olan umudunu yüreğine kondurmuştu. Taehyung tarafından elleri tutulmuştu, zaten Seokjin de ellerinin tutulmasını bekliyordu.

"Biliyor musun?" dedi Seokjin, gülümsedi. "Şimdi kollarımı sana daha sıkı saracağım," Belinde hissettiği parmakların ardından yeniden gülümsedi. "Gücünü sana yeniden kazandıracağım."

Taehyung elbette bunu beklemiyordu, fakat bu konu hakkında hiç şikayet de etmiyordu. Zaten bu kolların arasında kalmayı sevmişti, bu kollarda yeri olabilmesine çok sevindi. Ses çıkarmadan bekledi, Seokjin'in ona vereceği gücü.

Dakikalar geçti, ne Seokjin kollarını bir kez olsun indirdi, ne de Taehyung geri çekilmek istedi. Böyle durmak güzeldi, her ikisi de bu hissi yeniden yaşayabilmek çok istedi. Birbirlerine her gün sarılabilmeyi çok isterlerdi.

"Söyle bakalım," dedi Seokjin, "Nereye gitmek istersin?"

Taehyung sarıldığı göğüste boğuk bir ses bıraktı.

"Lunaparka gidelim."

***

"Korkuyor musun sahiden?" dedi Taehyung şaşkınca gözlerini açmış, Seokjin'e bakarken. "Korkacağını hiç düşünmemiştim."

Gülmek istiyordu, çünkü bu gerçekten ona çok tuhaf geliyordu. Seokjin'in bu tür şeylerden korkabileceğini hiç düşünmüyordu, ayrıca burada eğlenebileceğini de. Ama buraya gelmeyi kabul ettiğinde, sevdiğini düşünmüştü.

"Korkmuyorum." dedi Seokjin, gözlerini yere indirmiş, öylece ayaklarıyla çizdiği hayali yuvarlaklara bakıyordu. "Sadece hoşlanmıyorum bu kadar basit."

moondust | taejinWhere stories live. Discover now