11. Bölüm: Hakan

156 27 0
                                    

"Geliyorum, geliyorum. Ah, seni de alayım. Tamam, geldim!" Selin yanıma oturup arabanın kapısını kapattı. Kalbim korkuyla çarpıyordu. Televizyonda birkaç kez araba görmüştüm ama içerisinde olmak çok garip hissettiriyordu. Tırnaklarımı etime sert bir şekilde batırıyordum.

Başımı kaldırdığımda karşıdaki aynada Sinan'la göz göze gelmiştim.

"Beklediğin için teşekkürler." dedi Selin. Sinan konuşmadı. Arabadan ufak bir ses çıkmaya başladı ve tekerler kaydı. Kalbim hızla çarparken koltuğu sımsıkı tutmaya başladım. Sonra Sinan birkaç şeye tıkladı ve gürültülü bir müzik arabaya   hakim oldu. Sesler zihnimde bomba etkisi yaratırken geride kalan evleri gördükçe midem çalkalanıyordu.

Müzik kesildi.
"Araba kullanırken yüksek sesle şarkı dinlememen gerekir. Hele ki bu trafikte." dediğini duydum Karan'ın. Sinan cevap vermedi ve hızını arttırdı. Bir sürü araba yanımızdan geçiyordu ve her seferinde kalbim göğsümü delecekmiş gibi hissediyordum.

Bana saatler gibi gelen bir süre sonra araba durdu. Çevrede bir sürü mağaza vardı ve daha önce hiç görmediğim kadar insan sokaklarda geziniyordu. Giyim tarzları, saçları ve hatta yüzleri bile farklıydı. Bu kadar yılda insanların bu denli değişmesi normaldi ancak yine de inanmak güçtü. Acaba benim gibi geleceğe gelmek mi daha zordu, yoksa Karan gibi geçmişe gitmek mi? Karar veremedim.

Akabinde Karan'ın kapısı açıldı ve dışarı çıkıp kapıyı kapattı. Araba tekrar ilerlerken gözlerimiz kısa bir süre buluştu. Birbirlerine dokunmuş gözlerdi fakat altında anlam aramadan duramıyordum. Karan geride kalırken Sinan bir sokağa girince hepten kayboldu. Işıklar, sesler, karmaşa zihnimde dalgalanıyordu.

"Şey,Sinan, ilk önnce benim için şeyde durur musun? Şeyde... Sizin eve gelirken yanıma almayı unutmuşum. Şey..." Selin'im neyi ima ettiği açıktı ama Sinan anlamamayı tercih ediyormuş gibiydi. Sonunda Selin pes etti ve kulaklarına kadar kızarırken, "İç giyimcide. İç giyimcide durur musun?" dedi.

Sinan konuşmadı ama araba durunca Selin biraz daha kızardı. "Biz bekliyoruz, sen git." dedi Sinan. Selin bana uzunca baktı. Aslında daha çok bedenime bakıyordu ve bu durum biraz tedirgin hissetmeme sebep olmuştu. Sonunda çantasını alıp indi ve karşıdaki bir mağazaya girdi. 

"Köse," deyince Sinan bakışlarımı ona kaydırdım. "Öne gelsene, yoksa Selin gelecek ve ben delireceğim." 

Kaşlarım şüpheyle kalktı. "Ona karşı neden bu kadar kabasın?" diye sordum. Ama hemen bundan pişmanlık duydum. Bu tam da bir kızın söyleyeceği türden bir şeydi.

"Sadece böyle olmak zorunda." dedi. Sorgulamanın iyi bir fikir olmayacağını düşündüm. Kapıyı zorlanmadan açtım ve dışarı cıktım. Esinti halindeki rüzgar tenime dokunurken kapıyı sert bir şekilde kapatım ön koltuhğa oturdum. Burada her şey çok fazla netti ve  gördüğüm her şey endişemi daha da arttırıyordu.

Nihayet elinde poşetlerle Selin mağazan çıktı. Arabaya doğru yürürken beni gördü ve yüzü düştü. Başını eğip yürümeye devam etti

Arka kapı açılıp kapanınca Sinan arabayı çalıştırdı. 

Güneş batıncaya kadar mağazaları gezdik ve bana bir sürü yeni erkek kıyafeti aldık. Selin ile birlikte gittiğimiz kuaför, saçlarımı azıcık daha keserken hoş bir şekil verdi. Yüzüme bakınca çok daha fazla kıza benzediğimi fark ettim ve gülümsedim. 

Yine arabaydık ve eve doğru gidiyorken irkildim. Arabanın içinde Hasan'ın sesi yankılanıyordu. 

"Ağabey! Yine geç kaldın!" diye bağırdı Hasan. "Unutmuşum." dedi Sinan umursamayarak.

YILDIZLAR ÖLMEK ZORUNDAWhere stories live. Discover now