4 ∝

1.1K 171 243
                                    

Akrep ile yelkovanın yarışında kaybeden bendim. Her gece biraz daha seni benliğime gizledim.

•••

"Son 40 saat."

Tae, yatakta duran telefonunu el yordamıyla bulup alarmı kapadı. Güne bu kadar güzel başlamak bünyesine ciddi zararlar verebilirdi. Gözlerini devirip sırtında ki kuvvetli sancıyla beraber yataktan doğruldu. Sabahın sekiziydi ve son 40 saatini geçirmek istediği tek kişiye mesaj atmaktan çekiniyordu. Dün çok güzeldi. Ve bu güzellik sadece kelime olarak hayatına katılmamıştı. Hiç konuşmadan saatlerce el ele dolaştıkları sokaklara sinmiş, eline serin bir nefes gibi soğuk elleri şifa vermişti. Bu güzeldi. Binlerce kelime sığdırılabilecek ama hiç birini dile getirmeyecek kadar güzeldi.

Eline gülümseyerek baktıktan sonra yatağın etrafını kaplayan tülü hafifçe açarak dikkatle yataktan çıktı. Sızlayan bedenine ruhu da eklenmişti. Bodrum katında ki karanlık odasında bir süre ayakta dikildi. Şimdi ne yapacaktı? Asılan suratı ve küskün bakışları telefonda oyalanırken duyduğu adım sesleri yüzünden telefonu sessize alıp cebine koyarak hızlıca gardıropun içine girdi. Hızlanan nefeslerinin odada yankılanmasını engellemek için iki elini de sıkıca ağzına bastırdığında odanın kapısı açılmış ve çürük zeminde ayak sesleri yankılanmaya başlamıştı.

"Sikik! Yine kaçmış."

Bir şeylerin devrilme sesi geldiğinde Tae gözlerini sımsıkı kapadı. Geçecekti. Tüm bunlar geçecekti. Kapanan kapının ardından bir süre daha kocaman açtığı gözleri ve kapadığı ağzıyla beklemeye başladı. Korkuyordu. İliklerine kadar işleyen her şey kollarında ki kesiklerden sızıyormuşçasına etini dağlayıp tekrar tekrar kanatıyordu.

Gittiğinden emin olduktan sonra ellerini ağzından çekip derin bir nefes verip başını geriye yasladı. Terlemiş, ensesinden sırtına doğru ter damlaları iz bırakarak ilerlemeye başlamıştı. Gardıroptan çıkıp yatağına yönelmeden önce telefonunu cebinden çıkarak gelen mesaja kaşlarını kaldırarak tıkladı. Numarayı bilmiyordu ama yazılanlardan kim olduğu açıkça anlaşılıyordu.

Günaydıııın. Ben abimin kardeşi Yoongi. Attığım adrese gelir misin? Abim az buçuk hastalanmışta. İşe bile gitmedi. Görüşürüz Tae 🍂

Gülümseyip suratını buruşturdu. Dökülen yaprak emojisi de neyin nesiydi? Bir süre ezbere bildiği adrese bakıp gülümsedi. Unutmadığı, zihninden silinmek yerine her gün daha da oraya yerleşen her gün biraz daha onu sömüren o hisse tutundu. Yutkunup dolan gözleriyle birlikte karanlık bodrum katında, kolunda ki jilet izlerine bakıp küçük bir umut beklerken mırıldandı.

"Son 40 saat."

•••

Hoseok gözlerini açması için zorlayan ışığa karşın suratını buruşturup elini yukarı kaldırdığında kolunda keskin bir sancı hissetti.

"Uyandın mı?"

Duyduğu ses üzerine gözlerini zorla açıp boğazında ki iğrenç tadla etrafına bakındı. Kendisine endişeyle bakan adama çatık kaşları ile bakarken nerede olduğunu idrak edebilmişti.

Hastanenin acil bölümünde kolunda serum, üzerinde beyaz bir pike ile yatıyordu. Midesinde tuhaf sancı, boğazına kadar çıkıp ağzında iğrenç bir tat bırakırken gözlerini üzerinden çekmeyen adama aksi aksi sordu.

"Kimsin sen?"

Namjoon' da ondan geri kalmayacak bir aksilikle cevapladı.

"Hayır sever bir vatandaş."

Three Steps to Stars | TaeJinTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang