Birinci Bölüm

230 103 68
                                    

Karşımda oturan güzel Feris tir tir titriyordu. İzbe tavan arasının rutubetli kokusu bile onun güzel kokusunu bastıramamıştı. Ve endişeliydi. Kızıl dudaklarını, kanamasını umursamadan, kemiriyordu.

"Gelecekler" dedi öne arkaya sallanarak. "Seni ölümsüz yapmayı başaran o şeytan bilimadamı yıllardır seni arıyor Karien. Üzerinde deneyler yapacaklar. Sana eziyet edip bunun nasıl mümkün olabildiğini öğrenene kadar peşini bırakmayacaklar."

"Üzülme Feris. Bir yolunu bulurum. Her zaman buldum."

Başını iki yana salladı. "Yıllardır kaçıyoruz. Daha ne kadar kaçabiliriz ki? Her yerde adamları var. Ölümsüzlüğün ne kadar korkunç bir şey olduğunu bilmeyen cahil sürüsü onlar. Onu elde etmek için seni harcayacaklar Karien. Korkuyorum."

Minik beyaz ellerini avuçlarımın arasına aldım. "Kaçalım o halde. Onlardan uzaklara gidelim."

Çilli burnunu kırıştırdı. "Anlamıyor musun Karien. Yoruldum! Yine kaçacağız. Sonra ne olacak sanıyorsun? Gittiğimiz yerde de bizi bulacaklar ve sen bana yine kaçmamız gerektiğini söyleyeceksin!"

Gözyaşları nedeniyle yüzüne yapışmış kızıl saçlarını yüzünden itti. "Krizlerim yüzünden gittiğimiz her yerde imkansızlıklara rağmen uyuşturcu temin etmek zorunda kalıyoruz. Senin beni iyi etmek için nasıl çırpındığını gördükçe ölmekten beter oluyorum."

"Hayır Feris böyle düşünme. Bunu yaparken mutlu oluyorum. Sahip olduğum tek şey sensin!"

Ellerini yanaklarıma bastırdı. "benim fedakar Karien'im" dedi. Başparmakları iyice uzamış sakallarımı okşadı.
"Tek sorun bu değil ki. Yaşlanıyorum! Sen hala on yıl önceki yaşındasın. Ben ise günden güne çöküyorum. Daha otuz yaşında olmama rağmen gülünce lanet kırışıklıklar meydana çıkıyor bile. Nereye kadar böyle olacak. Sen sonsuza kadar yirmisekizlik delikanlı olacaksın ve benim saçımdaki beyazların günden güne artmasını izleyeceksin. Belki de ölümümü göreceksin. Ben daha fazla dayanamayacağım Karien. Kaçmaktan bıktım. Uyuşturucudan nefret etmeme rağmen onu kullanmak zorunda olmaktan bıktım! Ölmek istiyorum."

İrkilerek ellerini bıraktım. Nasıl böyle bir şey söylerdi? Onsuz bir dünya mümkün müydü? Asla!

İkinci kez benim ölümsüzlüğümün ne kadar büyük bir sorun olduğunu dile getirmişti. İlki kadar yıkıcı olmasa da canımı sıkmıştı işte. Oysa ben onun yüzünü sevmemiştim ki. Ruhunu sevmiştim. Nasıl bunu göz ardı edebiliyordu?

Onu tanıdığımda yirmi yaşındaydı. Evet, gençti ve çok güzeldi. Ben ise yirmi sekizdim. O zamanlar kaçak yaşamımın üçüncü yılındaydım. Bu da üç yıldır ölümsüz olduğum anlamına geliyordu. Zorla ölümsüz yaptıkları bedenimi isteyenlerden kaçıyordum. Ve tatlı Feris'im beni evine almıştı.

Aradan geçen on senenin ardından şimdi benim küçük Feris'im otuz yaşına basmıştı. Otuzuncu yaş gününde dizime yatıp nasıl da içli içli ağladığını hâlâ unutamıyordum. Ben ise hâla yirmi sekizdim. Ve sonsuza dek öyle kalacaktım.

Morun ve kırmızının her tonundan damlarlarla kaplı narin göz kapaklarına birer öpücük kondurdum. "Güzel Feris" diye mırıldandım. "Kaç yaşında olursan ol seni seveceğim. Ölmene müsade etmem. Öyle bir yol bulacağım ki bizim kurtuluşumuz olacak. Hem bir daha kaçmak zorunda kalmayacağız hem de seni iyileştireceğim. Bir daha uyuşturucu krizlerine girmeyeceksin. Bana güveniyor musun?"

Parmakları örgüsünde dolanıyordu. Bir süre gözlerime baktı. Sonra ise o baharı kıskandıran gülümsemesini sundu bana. "Sana güveniyorum Karien. Senden başka kimsem yok. Ama eminim ki olsaydı bile ben yine en çok sana güvenirdim."

Bedenimin gevşediğini hissettim. Sanki o bahardan da daha canlı gülümsemesiyle içimdeki buzları eritmişti. Yine kalbimdeki kuru dallara tomurcuklar dolmuştu.

Bana güvendiğini söylemesi, nasıl olur da beni sevdiğini söylemesinden bile daha iyi hissettirirdi?

Örgüsünü yavaş hareketlerle açıp parmaklarımı yumuşacık saçlarından geçirdim. Cılız bedenini tavan arasındaki gıcırtılı yatağa yatırdım ve üstünü usulca örttüm. 

Saçlarını yastığa yaymıştı her zamanki gibi. Alnını öptüm. "Biraz dinlen küçüğüm." diye fısıldadım kulağına.

Sırf beni biraz olsun güldürebilmek için yalandan kaşlarını çatarak çirkef kadın rolüne büründü. "Otuz yaşında olgun bir kadınım ben, küçük değilim Karien!"

Dudağımı ısırarak komidinin çekmecesine düşük dozda uyuşturucu bıraktım. Uyuşturuyu gören Feris'in güzel yüzündeki gülümseme buhar oldu.

Açıklama yapma gereği duydum. "Olur da krizinin geldiğini hissedersen, gerekli olursa kullanırsın. Elimden geldiğince erken gelmeye çalışacağım."

Kan kızılı dudaklarını bana uzattığında onu öptüm. Kısacıktı.

Ve şapkamı taktıktan sonra tavan arasını hızla terk ettim.

FERİSWhere stories live. Discover now