On İkinci Bölüm

94 67 9
                                    


Soğuk havadan dolayı ellerim cebimdeydi. Kapalı kapüşonumdan içeri sızan şiddetli rüzgar hafif kepçe olan kulaklarımı üşütüyordu. Yolları hissedebilmek için adrese yaklaşığımda arabamı müsait bir yere park ettiğim için yürüyordum.

Yollar hızla akıp giderken uzun süre önce bir dostumun bana tarif ettiği adresi bulmaya çalışıyordum. Bu adres Feris'le benim zamanda yolculuk yapmamı sağlayan arkadaşım Ed'in eski adresiydi.

Gelecekte çok daha iyi bir laboratuvarı olsa da eskiden sahip olduğu yeri de tarif etmişti bana.

Dört yol ağzına vardığımda bir süre yolun ortasında durup düşündüm. "Kuzey" diye fısıldadım. Kuzeye gidecektim. Yani denize doğru...

Deniz kokusunu takip ettiğimde karşıma çıkan komutan heykeliyle doğru yolda girdiğimi anlamış oldum.

Kafamı sağa çevirince de o izbe binayı gördüm

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kafamı sağa çevirince de o izbe binayı gördüm. Kapısında kırmızı bir boyayla F2 yazılmıştı. Bina perişan durumdaydı. Ama eskiden önemli bir yer olduğunu belli edercesine kocamandı.

Kapıda asma kilit vardı. Kapıdan girmem mümkün değildi. Ben de kırık pencerelerin birine zorla uzanıp kendimi içeri attım. Pencerede asılı kalan cam kırıklarından dolayı yağmurluğum yırtılmıştı ama ziyanı yoktu.

Eski kazanların bile yerli yerinde durduğu kokuşmuş kocaman bir yemekhaneye düştüm. Yemekhane fazlaca ürpertici olduğu için kendimi bir çırpıda koridora atmıştım.

En alt katta çer çöpten başka bir şey bulamayınca üst kata çıktım. Ed oradaydı. Demirden bir karyolanın üstündeki çarşafsız şiltede yatıyordu. Saçları onu en son gördüğümdeki gibi kıvırcık değildi. Asker traşı yaptırmıştı.

"Hey, Ed! Uyan" diye seslendiğimde burnumu kırıştırdım. Arkadaşım olabilirdi ama henüz o arkadaş olduğumuzu bilmiyordu ki. Onunla seneler sonra karşılaşmalıydık normalde.

Uyanan Ed yanındaki demir sopayı kaptığı gibi ayağa fırladı. Cılız kolları titriyordu. "Evimde ne işin var? Hırsız mısın? Hiç param yok lütfen git burdan."

Gözlerimi devirdim. "Hadi ama Ed, hırsız olsam seni neden uyandırmaya çalışayım ki?"

"Hey!" dedi hırçın bir şekilde "Bana sadece yakınımdakiler öyle seslenir."

Sadece göğsünün ortasında birazcık kıl olan çıplak göğsünü işaret edip "üstüne bir şeyler giy de laboratuvar dediğin döküntüye gel. Konuşacağız." dedim ve hayret dolu bakışlarını sırtımda hissederken odasından çıktım. Ardımdan "döküntü" sıfatına küfürler ediyordu.

Bir kat daha yukarı çıktım. Çalışmalarını yaptığı yerin burada olduğunu gelecekte bana anlattıklarından biliyordum.

Üst kat ceset kokuyordu. Bu kokuya dayanmaya çalışmak çok güçtü. Yerde kırık cam parçaları vardı. Ama bu binanın sadece kamuflaj için temizlenmediğini iyi biliyordum.

FERİSWhere stories live. Discover now