11. Bölüm (Geçmiş)

125 62 40
                                    


18 Temmuz 2008
İzmir

Demir'in ağzından;

Henüz 13 yaşındayım. Bir de 7 yaşında kız kardeşim var. Adı kumsal. Dillere destan bir hayatımız yoktu. Ama hep birlikte olduktan sonra, gerisi önemsizdi. Mutluyduk. Hayatın bize ne getireceğini bilemeden gülümsüyorduk. Belki de bu sayede acılarımızı saklayabilirdik.

Kumsal ile odada oyun oynarken, yan odadan bağrışma sesleri geldi. Kumsal korkuyla bana sarıldı.

"Abi! Bu sesler nerden geliyor? Ben çok korkuyorum."

"Korkmana gerek yok cimcimem. Ben senin yanındayım."

Kumsal'ı sakinleştirmeye çalışıyordum. Sesler gittikçe şiddetini artırıyordu. Bağrışmalarla birlikte, annemin odasından kırılan cam sesi geldi. Bağrışmalar kesildi. Annemin odasına gittiğimde, babamın, anneme el kaldırdığını gördüm. Annem ağlıyordu. Kumsal'ın korkmaması için, ellerimle gözlerini kapattım. Babam, bizi fark edince elini indirdi. Babam ve annem arada tartışırlar. Ama ilk defa babamın, anneme el kaldırdığını gördüm. Anneme vurmamış olabilir, ama bunu düşünmesi bile beni sinirlendirmişti. Babam, kapıyı sertçe çarpıp, evden çıktı. Annem de gözyaşlarını silip, yanımıza geldi. Yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirdi. İyi görünmeye çalışıyordu. Bizim de üzülmememiz için, acılarının üstünü gülümseme ile örtüyordu.

"Hadi hep beraber parka gidelim." dedi annem. Sesindeki acı tiz canımı yakmıştı. Bize belli etmemeye çalışsa da, kalbinin kırıldığını biliyordum. Ne kadar canı yanarsa yansın, hep bizim mutluluğumuzu düşünüyor. Temiz hava iyi gelebilir, diye düşündüm. Annem ve kumsalla birlikte, evimizin yakınındaki parka gittik. Kumsal, salıncağa binmeye gitti. Annem de, banka oturmuş, derin düşüncelere dalmıştı. Yanına gidip, sımsıkı sarıldım.

"Lütfen ağlama anne! Bir daha o eve dönmeyelim. İzmirden uzak bir yere gidelim. Ben size bakabilirim. Yeter ki, sen daha fazla üzülme."

"Bize bakabileceğini biliyorum oğlum. Ama o adam senin baban. Onu bırakıp, hiçbir yere gidemeyiz."

"O sana el kaldırdı. Sana bağırdı. Onu sevmiyorum."

"Öyle söyleme oğlum."

Annemin gözünden akan her damla yaş, babam olacak o adamdan biraz daha nefret etmemi sağlıyordu. Annemi teselli etmeye çalışırken, kumsal yanımıza geldi. Kolumdan tutup, çekiştirmeye başladı.

"Abi, gelip,beni sallayabilir misin? Lütfen."

"Tamam, cimcimem. Sen git, salıncağa otur. Ben geliyorum."

Annemin yanından ayrılıp, kumsal'ın yanına gittim. Kumsal'ı yavaşça sallamaya başladım. Yolda duran siyah, transporter dikkatimi çekti. Arabadan, siyah takım giymiş üç kişi indi. Annemin yanına yaklaşıp, bir şeyler söylediler. Annem onlara bağırmaya başladı. Adamlar, annemin kolundan tutup, zorla götürmeye çalıştılar.

Koşarak yanlarına gittim. Onlara tekme atmaya başladım. Ama bu onları durdurmaya yetmemişti. Annem, daha çok direnince, adamlardan biri annemin ensesine vurup, bayılttı. Sonra arabaya bindirdiler. Kumsal, durmadan ağlıyordu. Buna sinirlenen adam, kumsal'a tokat attı. Kumsal, dengesini kaybedip, bayıldı. Bütün bunlar gözümün önünde oluyordu. Ama ben hiç birşey yapamıyorum. Elimi sıkıca tutan adama tekme atmaya çalıştım. Ama başarısız oldum. Başımda hissettiğim acıyla, gözlerim yavaşça kapandı.

•••

Kendime geldiğimde, karanlık bir oda da, sandalyeye bağlı olduğumu farkettim. Gözlerim, annem ve kumsalı aradı. Fakat onları göremedim. Karşımda orta yaşlarda bir adam vardı. Bana bakarak sırıtıyordu.

Gözlerindeki Yabancı #Wattys2019 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin