28. Bölüm- Kıskançlık

2.4K 123 32
                                    

"Buluşmak için hep Han Kafeyi mi seçiyor sunuz?" dedi Ali direksiyon sallarken. Daha önce defalarca Betül'le gittiği yere şimdi bir başkasıyla buluşmasını izlemek için gidiyordu. Ali'nin canı acıdıkça daha çok içine kapanıyordu, daha çok susuyordu. "Yani hem çok uzak değil hem de sessiz yer. Orada kendimi evimde hissediyorum." dedi gülerek. Ali direksiyonu kırdı ve arabayı ustalıkla park etti. İkisi de arabadan inip kafeye girdiler. Her zaman oturdukları masayı es geçerek ilerideki en köşedeki şirin masaya geçtiler.

Masada genç yakışıklı bir adam oturuyordu. Renkli gözü ve sapsarı saçlarıyla tam da Betül'ün tipiydi. Genç adam Betül'ü görünce ayağı kalktı ve sarıldı "Hoşgeldin, özlemişim." Betül genç adamın yanağına bir buse kondurduktan sonra genç adam Ali'ye döndü ve tokalaşmak için elini uzattı. "Sen Betül'ün meşhur arkadaşı Ali'sin sanırım. Memnun oldum ben Arda." Ali yüzüne içinden gelmeyerek sahte bir gülümseme koydu ve elini tutup tokalaştı. "Evet ben Ali, bende memnun oldum."

Tanışma faslını atlattıktan sonra oturdular. Arda muhabbet açmaya çalışıyordu. Betül güzelce konuşuyordu ancak Ali sadece gülümseyerek dinliyordu. Konuşamıyordu, belki de içinden gelmiyordu. Arda'yı incelemeye başladı. Betül'ü ona emanet edebilir miydi? Bilmiyordu. Tanımıyordu ona neden güvenseydi ki? Buluşmaya tişört üstüne ceket giymiş oldukça yakışıklı görünüyordu. Ali ise tişört üstüne kot ceket giymişti, daha rahat giyinmişti. Buluşmaya ceket ile gelen insan işini ciddiye alır.

Oradan Arda'ya artı bir puan verdi. Tipine baktı bir daha çok yakışıklıydı. Ulan dedi ulan sarışın olsaydım onun yerinde şimdi ben olacaktım. Sonra düşündü ve saçmaladığını fark etti. 'Eğer sevip söylemezsen böyle elinden alırlar aptal.' diye içinden geçirdi. Şimdi Betül'e destek olma vaktiydi. Eğer çocuk güvenilir ise ona gözü kapalı onu emanet etmek zorundaydı.

"Ali sen pek konuşmuyorsun, bir sorun mu var?" Ali daldığı yerden gözlerini çekti "Ben.. yoo ne sorunum olacak." Arda sandalyesini iyice masaya dayadı ve Ali'ye yaklaştı "Bak Ali; Betül'e ne kadar değer verdiğini iyi biliyorum, Betül anlattı. Bana güvenemiyorsun tabii ki her abi gibi. Hiçbir erkek kız kardeşini ya da kızkardeşi gibi gördüğü birini paylaşamaz ancak bana güvenebilirsin. Ben Betül'ü gerçekten çok seviyorum ve ciddi düşünüyorum, onunla birbirimizi biraz daha tanıyıp ilişkimizi ileriye taşımak istiyorum." Betül gülümsedi ve başını öne eğdi.

"Madem öyle ben de sizi destekleyeceğim ancak Betül'ü üzecek olursan seni gerçekten gebertirim bilmiş ol." Bunu demek onun için çok zordu. Kendini çok zor tutuyordu her an çıkıp gidebilirdi. Ancak o her zamanki gibi büyük bir soğuk kanlılıkla sustu karşısındaki çiftin birbirlerine bakışlarını ve mutluluklarını izledi. Sessizliği her zamanki gibi çalan telefon bozdu.

"Efendim, Nehir mi? İyi mi? Tamam hemen geliyorum" Betül panik yapmış olan Ali'ye meraklı gözlerle baktı "Ne oldu Ali?" Ali ayağı kalktı "Nehir, Nehir düşüp başını vurmuş bayılmış. Hastane olduklarını söylediler. Gelecek misin?" Betül Arda'ya el salladı, yüzüne derin bir endişe ifadesi koyarak Ali'yle beraber yola çıktı.

●●●

Büyükleri Nehir'in uyanmasını beklerken kantine yolladık, hastane köşelerinde durmasınlar rahat rahat otursunlar diye. Odada Emir, ben ve Ozan vardık tabii uyuyan Nehir'i saymazsak. Ali ve Betül de yoldaydı. Birkaç saattir Nehir'in uyanmasını bekliyoruz. Uyansın ki neyi varmış son durumunu öğrenelim. Ozan, Nehir'in başucuna oturmuş endişeli bir şekilde onun uyanmasını bekliyordu "Nehir, hadi güzelim uyan artık." Emir'e bakıp kaşlarını çattı. "Oğlum uyanmıyor ya." Emir gidip elini onun omzuna koydu. Düşünceli insanın hâli bir başka oluyordu tabii ki.

Kusurlu Yalancı (Tamamlandı)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon