Six

837 83 61
                                    

Biraz deniz, biraz biz
Biraz kitap, biraz his

Altıyol - Buram Buram

12 Nisan 2016

"Bana bak kız, sen bu çocuğu mu seviyorsun bakayım?" deyip Zeynep'in omzuna vurdum.

Zeynep gözlerini kocaman açtı, sonra göz devirip umursamazca başını iki yana salladı. "Hayır, onun gibi bir geri zekâlıyı mı seveceğim?"

Gülerek, "Bana pek öyle gelmedi ama, hadi neyse." dedim ve okulun bahçesinden çıkan Egemen ve Yusuf'u yanımıza gelene kadar izledim. Egemen beni kolunun altına alırken Zeynep Yusuf'a ters ters bakıyordu.

Yusuf ellerini siyah deri ceketinin cebine atarken gözleri Zeynep'teydi. "Ne bakıyorsun kızım öyle?"

Zeynep yüzünü buruşturdu. "Kızım? Az kibar olmayı falan denedin mi sen hiç?"

Yusuf sabır çekip "Benim terbiyeme laf mı ediyorsun sen? Vallahi çattık, vallahi!" dedi ve ilerlemeye başladı. Biz üçümüz arkasından ilerlerken o önden yavaşça yürüyordu.

Karnım guruldadığında şokla gözlerimi kocaman açtım. Egemen tepkime kahkaha atarken Yusuf ve Zeynep de fark edip güldü. Ben de gülmemek için kendimi sıkarken "Ne gülüyorsunuz ya, hiç mi aç insan görmediniz?" diye söylendim.

Egemen saçlarımı karıştırıp "Tamam, hadi seni doyuralım." dedi. Ben tekrar kolunun altına yerleşirken gözleri bizim üstümüzde olan Yusuf dikkatimi çekti. Egemen ona tek gözünü kırpıp başını sallayarak "Hayırdır?" dediğinde Yusuf omuz silkti. 

Güldüm. "Sap ya bu. Yalnız da zaten. Ağır gelmiştir..."

Egemen gülerken Yusuf yüzünü buruşturdu. "Çok komik. Nerede benim sevgilim olabilecek o muazzam yâr?"

Zeynep kaşlarını çattı. "Sana kimse bakmaz Yusuf. Boşa hayal kurma."

"Sen benim gibi harikulade olmadığın için beni kıskanıyor musun?"

Zeynep ellerini beline yerleştirirken "Gören de ülkemizin en soylu ailesinin prensi sanacak. Havalara bak. Kim ne yapsın seni?" dedi.

"Bana diyenin de sevgilisi olsa. Kendi kısmetini zaten kapatmışsın, bir de benimkine ellerini sürme."

Egemen'e gülümseyerek kaşlarımı kaldırdım. Egemen de onlara baktı ve gülerek başını iki yana salladı.

Onlar didişirken Egemen önünden geçtiğimiz bir hamburgercinin girişinde durdu. "Siz burada didişin, farkındaysanız benim doyurmam gereken bir sevgilim var."

Dediğine kahkaha atarken tekrar guruldayan karnım ile gülmem kesildi. Bu sefer Yusuf kahkaha attığında ona tek kaşımı kaldırıp sertçe baktım. Bana aldırmadı. Zeynep bizden önce hamburgerciye girerken biz de arkasından girdik ve siparişleri verdik.

"Az yavaş ye kızım ya. Kaçmıyor ya önünden."

Yusuf'a öldürücü bakışlar attım. "İşine bak."

Egemen kendi patateslerinden birkaç tanesini ağzıma tıkarken "Benim sevgilim aç. Susun yoksa sizi başka yöntemlerle sustururum." diyerek Yusuf'a tehditkâr bir bakış attı.

Yusuf "Abi bu da iyi ki bir sevgili yaptı. Aşkınız midemin kalkmasına sebep oluyor." diye söylendi.

Egemen ona sert bir bakış attı. Yusuf da sanki demin hiçbir şey dememiş gibi şirince gülümseyip durdu. 

Hamburgerciden çıktığımızda sahile doğru indik ve her zaman yaptığımız gibi dörtlü şekilde birbirimizin kolları arasına girdik.

Hava biraz esiyordu ama üşütecek bir soğukluk yoktu. Egemen saçlarımı öptüğünde gözlerimi ona çevirdim. O sıcacık gülümsemesinden bana bahşettiğinde aynı şekilde sıcacık gülümsedim. Tekrar öptü, boynuna doğru başımı yasladım. Masmavi denizi izlemeye başladım. Gözlerimi hafif yukarı kaldırdığımda havanın hafiften turuncumsu bir renk aldığını fark ettim.

Gözlerim Yusuf'a kaydığında gözleri denizdeydi ve huzurlu gözüküyordu. Daha sonra Zeynep'e döndüm, ve evet, dudağında belli belirsiz bir gülümsemeyle Yusuf'u izliyordu. Yusuf ona döndüğünde Zeynep o ifadeyi yüzünden sildi ve kaldırım taşlarını izlemeye döndü. Gülümsedim, çok tatlı gözükmüşlerdi gözüme. Yusuf, sipsiyah saçlarını eliyle geri atarken yüzündeki o huzurlu ifade silinmemişti.

Hava tamamen kararmaya döndüğünde üstümdeki ceketin önünü kapattım ve kapüşonlusunu başıma geçirdim. Denizin dalgası bir tık daha artmıştı. Zeynep ve Yusuf fazla bile dayanmış bir şekilde tekrar dalaştığında Egemen ve ben kahkaha atarak onları izlemeye başladık. Sonra Egemen yine saçlarımı öptü ve bana gülümsedi. Kulağıma doğru "Sen hep gül güzelim, daima gül." diye fısıldadığında öyle kalakaldım. Bu hareketi beni hem heyecanlandırmış, hem de onu ne kadar sevdiğimi hatırlatmıştı. Bir anda ona sımsıkı sarıldığımda beni kavradı ve sarılırken havaya kaldırıp döndürmeye başladı. Mutluluk ve heyecan karışımı bir gülüşle kahkaha attım. O da kahkaha attı ve zaten hızlı atan kalbimin bir an duracağını zannettim. "Egemen! Ya!"

Yere indirdiğinde masmavi gözleri bana kilitlenmişti. Hava kararsa da çok net seçilebiliyordu mavileri. Güldü, güldüm. Yüzümü avuçlarının arasına aldı ve her bir zerremi öptü. Bir an eriyip yok olacağımı zannettim. Yüzüm heyecandan kızarmıştı ama ellerini yüzümde hissetmek bir o kadar da huzurluydu.

"Burası aşk koktu. Yeter lan ayrılın artık!"

Zeynep eliyle Yusuf'u işaret etti."Tuhaf ama ilk kez şu adama katılıyorum."

Yusuf ellerini beline yerleştirdi. "Az nefes al ya. Bu kadar da gömülmez bir insan. Canım var benim de."

Egemen ellerini yüzümden çektiğinde ikimizde onlara döndük. Yusuf oflarken Zeynep göz devirmişti. "Tamam sevgilimiz olmayabilir ama dışarıda el âlemin içinde ne yapıyorsunuz?"

Egemen umursamazca "Bana ne el âlemden?" dedi. Onu onaylarcasına başımı salladım. Zeynep ve Yusuf birbirlerine döndü ve 'bunlar iflah olmaz' dercesine başlarını iki yana salladılar.

En son yine birbirimizin kolları altına girdiğimizde Yusuf bağırarak şarkı söylemeye başladı.

"Ben dağıttım evini, sen erittin beynimi."

Gözlerimiz sırayla birbirinin üstünde dolaştı. Biz de ona katıldık ve bağırarak devam ettik.

"KOCA YAŞLI ŞİŞKO DÜNYA!"

Son DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin