Eight

734 79 58
                                    

Sen benim söylenmeyen sözlerim
Sen benim unutamadığım ilklerim

Tuğkan - Sen Benim

3 Haziran 2016

Dondurmamı yalayarak yediğim sırada gözüme vuran güneşle gözlerimi kıstım. Hava bunaltıcı derecede sıcaktı. Tek elimi sallayarak kendime esinti oluşturmaya çalışırken göz odağıma giren yelpazeyle gözlerimi Zeynep'e çevirdim. Bana doğru sallıyordu. Gülümsedim. Serinlemek... Ne güzel şeydi ya!

"Al aşkım, rahatlarsın."

Gülümsedim ve yelpazeyi alıp yüzüme doğru salladım. Rahatlatmıştı. "Oh be! Yemin ediyorum dünya varmış! Zeynep, çok kral kızsın aşkım."

Zeynep güldüğünde ben de onunla beraber güldüm. Önümüzdeki durağa doğru hafif hızlı adımlarla ilerlerken, "Yusuf buraya gelecekti, burada bekleyelim." dedi. Başımı sallayarak onayladım.

Yaklaşık 2 ay önce Yusuf ve Zeynep birbirlerini sevdiklerini hem kendilerine hem de birbirlerine aynı anda itiraf etmişlerdi. Tabii o zamandan beri beraberlerdi. Birbirlerini sevdikleri belli oluyordu ama en az eskisi kadar didişiyorlardı. Eh, ne yapalım... Onların aşkı da böyleydi. Böyle seviyorduk biz de onları. 

Yusuf yaya geçidinden geçerken simsiyah saçlarını karıştırdı. Yanımıza geldiğinde Zeynep'e sarıldı. Daha sonra ikimizin arasına girip kollarını omuzlarımıza attı. "Hi guys, nabersiniz?"

Dondurmanın külahının son parçasını ağzıma attığım sırada "İyidir senden?" dedim. Zeynep de benle eş zamanlı olarak aynısını demişti.

"Ben de iyiyim. Havanın aşırı sıcak oluşundan dolayı ölüyor olmamı saymazsak tabii... Her neyse, hadi gidip Egemen'i alalım. Koçum benim."

Belimde hafif aşağıya kaymış, boyu dizlerimin biraz aşağısına kadar olan eteğimi yukarı doğru çekip düzelttim ve soğuk suyumdan birkaç büyük yudum aldım. Daha sonra şişeyi boynuma yerleştirdim, ani gelen soğukluk iyi hissettirmişti. Yusuf ve Zeynep sohbet ederken onlara katılmak yerine yol boyunca şişeyi boynuma doğru tuttum. Adı canlı yeşil harflerle yazılı olan kafeyi gördüğümde cam duvardan içerideki Egemen'i seçebilmiştim. İki çocuğa limonata vermiş ve onlara gülümsemişti. Ben de onun gülümsemesine gülümsedim.

Kafeye girdiğimizde Egemen başını kaldırıp bize baktı. Gözleri beni bizi bulduğunda sıcak bir gülümseme yayıldı dudaklarına. Yanındaki çalışana bir şeyler söyleyip bizi işaret etti. Daha sonra yanımıza gelip hepimize tek tek sarıldı. Bana sarıldığı sırada, "Özlemişim," diye fısıldadı. Kendini hızlıca geri çektiği için karşılık verememiştim.

"Üstümü değiştirip geliyorum, bekleyin." dedi ve eliyle bize dediğini desteklemek tüm parmaklarını açıp durmamızı işaret etti.

Giriş kapısının yanındaki masaya oturup birkaç dakika bekledik. Üstüne beyaz bir tişört ve kot bir pantolon giymişti. Saçları karışmıştı, genelde özen gösterirdi ama şu an acele ettiği için darmadağınıklardı. Çok hoş gözüküyordu. Etkiliyordu her şeyi. Yanımıza geldiğinde elimi tuttu ve hepimiz kafeden çıktık.

"Her an yok olabilirim, haberiniz olsun. Bu sıcak ne ya?"

Zeynep'i onaylarcasına başımı salladım ve yelpazeyi tekrar sallamaya başladım. Egemen'e doğru salladığımda, "Yap yap, rahatladım oh!" dedi gözlerini kapatarak.

Son DansWhere stories live. Discover now