takımı oluşturalım

4.2K 258 220
                                    

cbx-the one

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

cbx-the one


"Olmuyor işte, irdelemek istemiyorum artık."
Elimde ki topu çimenlere doğru fırlatarak, yan tarafımda duran su şişesini alıp kafama diktim bir seferde. İki aydır sıklıkla antrenman yapmama rağmen tek bir ilerleme katedemiyordum. Jongdae ve Minseok'un bana doğru yürümelerine aldırmadan, kendimi güneşin sıcaklığını almış çimenlere attım.

Üç ay sonra şehirler arası futbol maçımız vardı ve okulumuzda hiçbir öğrenci gönüllü olarak katılmamıştı. Durum böyle olunca da okul müdüründen can sıkıcı bir şekilde fırça yemiştik. Lisenin son yılıydı ve kimsenin sosyal etkinlik yapacak hali de kalmamıştı. Sadece biri dışında.



Kim Jongdae.

Okulumuzun istisnasız en şakacı ve en eğlenceli öğrencisi. Ruh haliniz kötü bile olsa, Jongdae ortama geldiği zaman, yanında kelebeklerini, rengarenk açmış çiçeklerini, güneşini de alır gelir. İnsana yaz mevsimi yaşatır. Öylesine sıcak, öylesine özgür, öylesine eğlenceli.
Yaptı bir çılgınlık ve müdürümüzün koridorda ki büyük panoya astığı boş listeye adını yazdı. Böylelikle okul takımının da kapatanı olmuş oldu. Kimse sorgulamadı da, futbol oynamasını biliyor mu, kurallarını biliyor mu, sağlık sorunu var mı? Takıma bodoslama girdi ve kaptanı oldu.
Ertesi gün müdürümüz listeye bakmak için koridorumuza geldiğinde Jongdae'nin ismini görünce adeta ciyaklamıştı. Kafasında az biraz saç kalmıştı ve hafif kamburdu. Ah, bir de gözlüklü. O gün şans eseri bende koridordaydım ve bana bakarak yanına gelmem için el işareti yaptı. Küçük bir titreme aldı beni. Hangi öğrenci okul müdüründen korkmazdı ki?

Korkak adımlarımla müdürün yanına gidip, hafifçe eğilip selam verdim.

"Baekhyun, Kim Jongdae sizin sınıftaydı öyle değil mi?" Gözlerim bana oyun oynamıyorsa, müdürümüz sanki gözlerinden renkli kalpler fırlatıyordu etrafa. "Evet Efendim, benimle aynı sınıfta." Eğildiğim için hafifçe doğrulup, yere bakarak konuştum. Saygı konusunda çok titizdir.
Jongdae'yi bulup, yanına getirmemi söyledi. Tekrardan eğilip, selam vererek kantine koştum. Jongdae genellikle ya sınıfın içinde olur ya da kantinde. Sınıfta olmadığına göre kesinlikle kantindeydi.
Jongdae'ye müdürün onu çağırdığını söylediğimde, karpuzlu sodasını içmeyi bırakıp, karşısında sanki ölüm meleği varmışçasına korku dolu gözlerle baktı.

Jongdae müdürden tırsıyor çünkü bundan bir ay önce müdürün odasına gizlice girip, yazılı sorularını araklamıştı. Herkesin haberi oldu ama kimse suçlunun kim olduğunu bilmiyordu. Ben ve Minseok dışında.

Elinde ki sodayı yavaşça masaya bırakıp, karşı sandalyesinde oturan Minseok'la bakıştılar. Hafifçe yutkunup, Minseok'a 'elveda dostum' anlamında el salladı.
Dostlar bu günler için vardı ve Minseok'da kavunlu sodasını masaya bırakıp, bizimle koridora doğru yürümeye başladı. İkisi de deli gibi titriyordu çünkü yakalandıklarını düşünüyorlardı. Ben de bozuntuya vermedim ve aslan parçalarının nasıl bir yavru kediye dönüştüklerini keyifle izledim.
Koridora geldiğimizde üçümüz müdürün karşısında eğildik. Bütün koridorda ki öğrencilerin gözleri bizim üzerimizdeydi. Hocalar da tiksinerek bakıyordu. Okulda ünlenmiştik çünkü. Ne kadar haylazlık olursa kesinlikle biz üçümüz oradaydık. Öğretmenler bizden haz etmez ama öğrenciler bize bayılırlardı. Dediğim gibi, en çok Jongdae'ye bayılırlar.

Güçlü Çocuklar Ağlamaz √chanbaekWhere stories live. Discover now