müptela oldum aşka seninle

1.3K 170 109
                                    

Imagine Dragons-Believer

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Imagine Dragons-Believer

İnsanlar bile bile uçurumun kenarına doğru yürürler miydi?
Hayır, kimse öleceğini bildiği bir uçuruma yürümezdi.
Ölüm kokan bir yerde, kimse soluklanmak istemezdi.
Küçükken izlediğim animasyonların etkisinde çok kalırdım.
Her gün farklı bir süperkahraman animasyonu izlerdim ve her gün başka bir özel gücümün olmasını dilerdim.
Keşke bende zihin okuyabilseydim, keşke bende görünmez olabilseydim veyahut keşke bende geleceği görebilseydim...

Keşkeler, sadece çocukken sizi perişan etmeyecek sözlerdi.
Fakat, artık çocuk değildik.
Büyüyünce, aslında keşkelerin ne kadar can yakıcı olduğunu öğrendik.

Keşke, öğrenmeseydik.






Baharın en sevdiğim yanı, yağmurun diğer mevsimlere göre daha fazla yağması. Yağmur damlalarının ve kahverengi toprağın hasretle buluşmasının verdiği o güzel kokuyu ciğerlerinize kadar çekmek istersiniz, hatta çekersiniz. Yağmurla birlikte oluşan hafif soğuk esintiye, gözleriniz kapalı bir şekilde kapılmak istersiniz. Bir yandan o serinlik, bir yandan o koku, bir yandan da gökgürültüsünün çoğu sanatçılardan çıkan o güzel sesi. Etraf, bulutlar sayesinde gri renge bürünür ya, işte o rengin hastasıyım. Pencerenizi açıp, yüzünüze çarpan damlaları hissetmek, onun ıslaklığında boğulmak istemek hiç de delilik değil. Pencerenize yakın bir yerde oturup, sıcak bir şeyler içmek en güzel duygu. Bir de elinizin altında, okumayı çok sevdiğiniz bir kitap varsa! İşte böyle bir gün ve tam olarak böyle hissettiğim dakikalar.

"Baekhyun, kapatsana şu camı. Hasta mı olalım? " Jongdae her zamanki gibi büyüsüne kapıldığım hisleri bozmaktan zevk alırcasına mızmızca ciyakladı. Gerçekten bunu nasıl başarıyor her seferinde hiçbir fikrim yok. Kurduğu saçma cümleye gözlerimi devirerek, istemeyerek de olsa camı kapattım.
Minseok elinde ki pembe büyük bardakta annemin hazırlamış olduğu ballı sütü içiyor, diğer elinde ise telefonuyla oynuyordu. Sandalyeme oturmuş ve kendi etrafında dönüyordu. Jongdae ise -sözde gece beraber film izlerken- atıştıracağımız kekleri hızlı hızlı ağzına atıyordu.

"Kovalayan yok, yavaş ye şunları," camın önünden çekilerek kendimi yatağımın üstüne attım ve devam ettim, "ve ağzından düşenleri de topla yerden." dedim.
Beyaz pofuduk halımın üstünde otururken gözlerini dergiden çekip bana dikti. "Lokmalarımı mı sayıyorsun sen?" karşılıklı ufak atışmalara başlayacakken Minseok, elindeki bardağı yere düşürdü. Neyseki annem duymamıştı ve bizde adrenalin gibi geçen dakikalarda sinsice yan odaya gidip, temizlik bezini almamız kısa sürmüştü. Kırılan bardağı ve yapış yapış olan parkeyi temizleyip, kendimizi büyük yatağa attık. İki saat yataktan çıkmayarak koyu muhabbete giriştiğimizde, babamın geç oldu, uyuyun artık sözüne kulak verip Minseok ve Jongdae'ye pijama verdim. Minseok yer yatağında uyumak istedi, ben ve Jongdae ise benim yatağımda uyuduk.

Güçlü Çocuklar Ağlamaz √chanbaekWhere stories live. Discover now