dediler bu çocuk neymiş, dedim felaket felaket

1.3K 126 283
                                    

şehinşah-kıskanç

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.

şehinşah-kıskanç

"Dalga geçiyorsun?"

"Baekhyun neden dalga geçeyim ki? Yarın akşam maçınız var. Al şu kartı ve üstünü giyip Chanyeol ile lobiye inin." Jackson burun kemiğini sıkarak eliyle git işareti yapıyordu. Ne yani, beni yanından kovuyor muydu? Zaten bende pek Jackson'a meraklı birisi değildim. Kartı elinden aldığımda tekrardan bizimkilerle göz göze geldim. Merdivenlere çıkarken son kez arkamı dönüp, parmağımı boynuma götürüp orayı kesiyormuşçasına hareket yaptım. Pis pis sırıttılar, bende Baekhyun değilsem feci intikam alacaktım onlardan.

Stresli bir nefes vererek odayı bulmaya çalışıyordum. Evet stresli nefes veriyordum çünkü kendisini bir bok zanneden ama aslında bir bok olmayan Park Chanyeol ile aynı odada kalacağımız yetmiyormuş gibi birde yanında soyunup üstümü giyinecektim. Aynı odada kalmak dert değil, en büyük derdim yanında soyunacak olmam. Çık desemde çıkmazdı, deli.

Kapıların üstünde ki numaralara tek tek bakarak sonunda elimde ki kartın üstünde yazan numarayı görmüştüm. İki kapı ötedeydi. Adımlarımı gevşek tutmaya çalışarak kapıya doğru yürüdüm. 1485.

Oflayarak kartı okuttum. Ne cins bir oteldi burası. Küçüktü, ahşaptı. Ateşe versen saniyesinde yanıp kül olurdu. Asansörü bile yoktu ama ona rağmen son model kapıları vardı.

"Demek teşvik ettin sonunda odamıza gelmeyi." Chanyeol valizlerimizi kapının önüne koymuş yatakta uzanıyordu. Odamıza derken bastırmayı da ihmal etmemişti tabiki. Bende göz devirmeyi ihmal etmedim. "Seninle aynı odayı paylaşmak istemiyorum, lütfen çıkar mısın?"

"Alınıyorum ama." Chanyeol dudaklarını büzerek söylediğinde benimle taşak geçtiğini anlamam sadece iki saniyemi almıştı. Koca bir bebeğe benziyordu, ahmak. "Geceleri horlamıyorum senin aksine." İmalı konuşmasını hazmedemeden gözlerim yuvalarından çıkarak Chanyeol'e bakmaya devam ettim. Bilin bakalım yine kimin dili tutuldu ve karşısında ki hayvana cevap veremiyor?

"Chanyeol, şu imalı konuşmalarını ne zaman keseceksin?" Sinirliydim ama sakin bir ses tonuyla söylemeyi tercih ettim.

"Sorun ne Byun, utanıyor musun yoksa?" Yataktan doğrularak kalktı ve sırtını boy aynasına yaslayıp beni süzmeye başladı.

Dudağımı yan kıvırtarak kışkırtıcı gülümsememi sundum. "Rahatsız oluyorum, anlama kıtlığı mı yaşıyorsun? Hem neden utanacakmışım? Yaparken herhangi bir şey hissetmedim. Senin gibiydim işte, sadece zevkime odaklandım." Bir solukta söyledim. Sinirlerim tavan yapmıştı ama sesim sakin çıkıyordu. Bundan sonra böyle, üzüldüğümü, korktuğumu veya herhangi bir duyguma şahit olmasına izin vermeyecektim. Park CHANYEOL'den öyle bir intikam alacaktım ki, ayaklarıma kapansa bile bir işe yaramayacaktı.

Güçlü Çocuklar Ağlamaz √chanbaekOù les histoires vivent. Découvrez maintenant