2

1.6K 172 163
                                    

Dışarıya çıkmadan hemen önce kapının önünde dikilip "Ben çıkıyorum." diye  bağırdığımda karşılık olarak odasından "Nereye?" diye bağırıyor abim ve gözlerimi kafatasımın içinde beynime kadar yuvarlamama neden oluyor. Çünkü dostlarım, üç yaşında çocuk değilim ve hala bir yerlere giderken sorgulanıyor, büyüklerime hesap veriyor olmak hayli can sıkıcı. Ihh! Aşırı korumacı aile bireyleri ile aynı evde kalmak sorunsalı işte, daha kötü ne olabilir? Ama ben demiştim kendime, aynı ünide okuma hele hele aynı evde asla kalma diye. Sakalım çıkmıyor ki sözüm dinlensin! Hay ben böyle genlerin içine...

Sırt çantamı koridorda duvar kenarına, kapıya yakın bir yere usulca bıraktıktan sonra abimin odasından tarafa doğru yürüyüp başımı açık olan kapıdan içeri uzatıyorum. İçimden tam da "Zıkkımın köküne gidiyorum Chanyeol, gelir miydin benimle?" desem de bunu yüksek sesle dile getirecek kadar taşaklı bir herif olmadığımı hepiniz pekala biliyorsunuz.

"Jongdae'ye gidiyorum Chanyeol. Bir sorun mu var?" diyorum masum ve şaşkın bir ördek gibi görünmeye özen göstererek. Göz kapaklarımı hızlı hızlı açıp kapatarak kırpıştırıyorum ki, tavrım safiyane duruşumu desteklesin. Eh, işin püf noktası jest ve mimikler. İnandırıcı olmanın da yegane temeli.

"Jongin'e yani?" kaşlarından biri imayla kalkınca benim de cinlerim zıplıyor.

"Aynı evde kalıyordu onlar değil mi? Tüh! Hiç farkında değilim." diyorum. Salağa yatarak imadan kaçabileceğime dair umutlarım güçlü ama bilin bakalım kim bugün en şanssız tarafından uyanmış?

"Neler yapacaksınız bakalım?"

Sabrım bu soruya kadar var, ötesi siz sağ ben selamet. Cidden! Dün bir bugün iki oluyor sevgili olduğumuzdan beri, ilk fırsatta çocuğun koynuna girecek halim yok ya! Manyak mıdır nedir bu Chanyeol de ha.. Hem onu da geçtim, gündüz gözüyle hart hurt sevişilir mi hiç? Şöyle geceye yakın bir akşamüstü olacak, ambiyans romantik havayı tamamlayacak şekilde ağır ve buğulu olacak, belki birkaç kadeh içmek gerekebilir öncesinde fakat kesinlikle ayık kafayla olacak, etraf yağmur sonrası ıslanmış ilkbahar toprağı kokacak... Sayayım mı daha?

Düşündükçe daha çok sinirleniyorum çünkü bakın bakalım uzman ayakları çekse de kim seksten aslında deli gibi korkuyor? Evet, tabi ki ben. Ve bunu Jongin'e itiraf etmeye hiç niyetim yok. Hatta sadece ona da değil, kimseye yok. Benimle dalga geçeceğini, geçeceklerini, bal gibi biliyorum. Kesin yani, kesin. Saçlarımıza karlar yağdığında bile devam edecek bu muhabbet üstelik. Bundan eminim.

"Bir bok yapmayacağız Chanyeol. Sunum ödevimiz var ve bunun için Jongdae ile buluşmak zorundayım. Jongin evde mi değil mi onu bile bilmiyorum. Tamam mı? Artık gidebilir miyim sevgili çok korumacı ağabeyciğim?"

Chanyeol ani atarım üzerine panikliyor ve kaşlarının ikisi birden kavisleniyor bu defa. Suratındaki şaşkınlık evlere şenlik. Eh malum, bu tarz bir çıkış yapacağımı o da tahmin etmedi. Son zamanlarda daha soft takıldığımdan olsa gerek.

Kabul, lüzumsuz yere fazla atar yapmış da olabilirim ama anlayın beni de canım. Canıma tak etti artık ne yapayım.

"Sakin ol şampiyon. Takılıyorum sana altı üstü. Ama görünen o ki sen solundan kalktın bugün."

"Solumdan falan kalkmadım, sadece hoşlanmıyorum şu sorgulayan hallerinden o kadar. Üniversiteli olduk. İster istemez koyuyor adama abiye zırt pırt hesap vermek."

Chanyeol sorduğuna soracağına bin pişman ama haklı olduğunu düşündüğü her defasında olduğu gibi geri adım da atmıyor.

"Nereye gittiğimizi birbirimize haber vermek en tabi sorumluluğumuz Kyungsoo. Bunun üniversiteli olmakla ne ilgisi var? Başına bir iş gelse ve ben senin nerede olduğunu bile bilmiyor olsam bu kabul edilebilir şey mi şimdi? Hem ben kendim de sana haber vermiyor muyum bir yere giderken? Aşk olsun."

Abimin Kankası; Benim Baş Düşmanım 2Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt