Abimin Kankası; Benim Baş Düşmanım 2

4

"İki tane sekiz." diyerek iki tane kart bırakıyorum ortaya. Kartların arkası dönük. Gerçekte ne attığımı yalnızca ben biliyorum.

Hemen yanımda oturan Jongdae "İki sekiz de benden." deyip tıpkı benim yaptığım şekilde iki kart yolluyor merkeze ve gözler onun yanında oturan Baekhyun'u buluyor. Blöf mü diyecek yoksa pas mı, merak konusu. Fakat bizi derinden şaşırtan bir hamle ile destesinden iki kart çekip atınca, orta doğuda kartlar yeniden karılıyor.

"İki sekiz daha."

"Lanet olsun, bir önceki blöftü değil mi?"

Baekhyun'un hemen yanında, kurduğumuz çemberin üzerinde bağdaş kurduğu halde oturan sevgili abim kaçırdığı fırsata hayıflanadursun, koca cüssesi ile kapladığı alan yüzünden dizlerinin zorunlu teması ile taciz ettiği zavallı yengem çaktırmadan oturuşunu değiştiriyor. Dizlerini karnına çekip kollarını bacaklarına sarıyor. Abimi unutmaya karar verdi ya hani. Aman diyeyim diz dize göz göze gelirlerse hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler olabilir. Ateşle barut birbirine değmemeli.

"Pas." diyerek yenilgi bayrağını çeken abim sırasını Miniş'ime devredince, benim taş kafalı kankim ortaya iki sekiz daha salıyor. Pekala, bu açık bir blöf. Destede sadece dört sekiz olmasına rağmen biz şimdiden sekiz tane attık ortaya. İki kişi sahiden sekiz atmış olsa bile diğer iki kişi kesinlikle blöf attı. Ama kim?

Kara şövalye Jongdae panter gibi öne atılmasına karşın tavrına tezat olacak şekilde sessizce "Blöf." deyip son iki kartı açıyor ve sonuç hüsran. Miniş'im sahiden de iki tane sekiz atmış. Haliyle bütün kartlar zavallı aptal aşık Jongdae kuşuma gidiyor. Bunu Minseok ile minicik de olsa etkileşime girmek için mi yaptı yoksa sahiden de blöf olduğunu düşündüğü için mi yaptı pek emin değilim ama her halükarda kazancının attention olduğu su götürmez bir gerçek.

"Seni küçük şapşal. Blöf zannettin değil mi?" diyerek abimlerin üzerinden uzanıp kara şövalye Dae'nin bahtı kadar kara saçlarını karıştırdığında ise hiç farkında olmadan bir cinayet işliyor taş kafalı Miniş'im. Jongdae kaburgalarının altında işlenen cinayetin failine mahçup mahçup gülerken kızarıyor. Pornocuların şahı, yüzsüzlüğün ve utanmazlığın en önde bayrak taşıyanı, gerzeklikte master degree yapmış, efsanevi pezevenk, yeni gelinler misali pespembe oluveriyor.

"Şuna bakın nasıl da kızardı. Çok masumsun Jongdae yerim ya. Çok tatlısın."

Minseok yarım bıraktığı işi tam edip son darbeyi indirince, Dae bu defa ciddi ciddi can veriyor. Tabi benden başka kimler bunun farkında orasını bilmiyorum.

Jongin mecburen blöf deyince sıra bana geliyor tekrar. Elimde kalan yedi kartın dördü as, biri üç, ikisi joker. İki jokeri ortaya atıyorum. Oyunu bitirmek için blöf yapmama gerek yok gibi görünüyor şu an ama hiç belli de olmaz tabi.

"Dört as."

"Blöf."

"Diyosun. Hadi bakalım."

Abim kimseye fırsat vermeden hızla öne fırlayıp kartlarımı açtığında almak zorunda kalıyor. Baek bir an boş bulunarak kıkırdayınca beyefendinin gururu zedelenmiş olmalı ki öfkeli bir bakış fırlatıyor ondan yana ve yengem anında çenesini kapatıp başını önüne eğiyor.

"Çok acele ettin Chanyeol. Sence Kyungsoo böyle bir riski alır mı hiç?"

"Küçük şeytanın gerçekten ne yapacağını kim bilebilir ki?"

Abimin söylediği şeye gözlerimi deviriyorum. Siz benim kadar zeki değilseniz bu benim suçum değil. Az stratejik olun. Son üç eldir oyunu ben kazanıyorum.