35- DÖNÜŞ

12.3K 633 89
                                    

Bugün Rüzgar ve Ceyda'nın düğünü var. Ama ben hâlâ gidip gitmeyeceğime karar veremedim. 3 gündür hem Rüzgar, hem Ceyda, hem Serkan, hem de Güneş ablam sanki anlaşmışlar gibi ayrı ayrı ısrar edip durdular. Onları 1 yıl sonra görmeye hazır mıyım bilmiyorum.

Holdingte ki odamda bunları düşünürken odamın kapısı açıldı. Kafamı kaldırdığımda Burak olduğunu gördüm.

"Ne yapıyorsun bakalım prenses?"

Burak sürekli bana 'prenses' diye hitap eder. Aslında Umut'ta bana böyle hitap ederdi. Ne zaman Burak bana 'prenses' dese Umut aklıma geliyor. Burak'a da hiç bir şey söyleyemiyorum. Ona, bana böyle hitap etme desem bozulabilir. Ve ben de bunu istemem.

"Hiç ya, şu düğünü düşünüyordum. Gitsem mi gitmesem mi diye. Hâlâ kararımı veremedim."

"Ben de onun için gelmiştim aslında."

"Ne oldu?" diye sordum. O da biraz bekledikten sonra, "benim bugün İstanbul'da olmam gerekiyor iş nedeniyle. Babam burada fazla meşgul olduğu için beni göndermeye karar vermiş. Beraber gidelim mi? Gitmeye karar verdiysen eğer."

Ben ne yapacağım şimdi yaaa. Gitmeli miyim, yoksa gitmemeli mi? Eğer gitmezsem Ceydagil bana küseceklerini söylediler, ama gidersem de onları görmeye hazır mıyım bilmiyorum. Offf. Arafta kaldım resmen. Ne yapacağımı, neye karar vereceğimi, ya da en doğru kararın ne olduğunu bilmiyorum.

EREN'İN AĞZINDAN

Birazdan Rüzgar ve Ceyda'nın düğünü olacak ve ben istemeye istemeye hazırlanıyorum. Tek ben de değil herkes. Ama Rüzgar ve Ceyda'da bugün farklı bir şey var. Bir şeye mutlular gibi sanki. Tabi evleniyorlar yaa ondandır. Ama Serkan ve ablamın da pek bir farkı yok onlardan. Her Neyse.

Takımımı giydim ve evden çıkıp arabama bindim. Ben öyle bir hata yapmasaydım eğer, şu an da Hazal'la benim de düğünümüz olabilirdi. Hazal'ım yanımda olurdu. Onu o kadar çok özledim ki. Hani insan ağlamak ister, gözlerinden yaş gelmez! Hani gülmek ister, yürekten gülemez. Hani birini beklersin ama o hiç gelmez! İşte o zaman ölmek istersin de ecel gelmez.  

Keşke o da gelse bugün. Gerçi Rüzgar ve Ceyda davet etmişler ama reddetmiş Hazal onları. Halbuki Rüzgar ve Ceyda ona inanmıştı. Ama Hazal buna rağmen gelmek istememiş. Benden, bizden bu kadar mı nefret ediyorsun be güzelim. Bizim yüzümüzü bile görmek istemeyecek kadar mı.

Acaba beni unutmuş mudur? Serkan'a o kadar sormama rağmen hiç bana net cevaplar vermedi. Onun yerine üstü kapalı cevaplar verdi. Ve ben o cevaplardan da hiç bir şey anlamadım. Bunu bilerek mi yapıyor anlamıyorum. Benim de bugün içimde anlamlandıramadığım, tarif edemediğim bir mutluluk gibi bir şey var. Sanki çok sevineceğim bir şey olacakmış gibi. Hadi hayırlısı artık.

Düğünün yapılacağı otele gelince otoparka arabamı park edip indim ve otele doğru ilerlemeye başladım. Bu 1 yıl içinde etraftaki sürtük kızlar kendilerini bana yamamaya çalıştılar sürekli, ama ben hiç birine alıcı gözüyle bakmayı geçtim, şöyle bir göz ucuyla bile bakmadım. Benim Hazal'ım daha farklı onlardan. Acaba o da, şu an olduğu yerde ona asıldıklarında falan benimle aynı tepkiyi vermiş midir, terslemiş midir onları? Tabi terslemiştir. O benden başkasına o gözle bakmaz kii. Yani bakmaz herhalde.

YARIM SAAT SONRA

Davetliler geldi. Bir süre sonra Nikah memuru da gelince nikah masasına oturduk. Rüzgar'ın nikah şahidi bendim. Ceyda'da kendi nikah şahidini söylemiyor. Neymiş sürprizmiş. Şu anda da aramızda değilmiş zaten, ama birazdan gelecekmiş. Şu an benim için en güzel sürpriz Hazal'ımın gelmesi olurdu ama ne yazık ki, onun da gelmeyeceğini, buraya gelmeyi reddettiğini biliyorum.

EZİĞİN İNTİKAMI 2 (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now