46- HERKES ÖĞRENDİ!!!

10.4K 536 58
                                    

Sarılmak neden güzeldir biliyor musun? Çünkü sağ tarafta kalp yoktur, orası boştur. Oraya sarılan kişinin kalbi doldurur derler. Bu yüzden sarılmak dünyanın en mükemmel hissi olmalıdır. Bir bakıma hiçbir reçetede yazmaz ama en etkili ilaçtır sarılmak.

❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️

Güzel bir yürüyüşün ardından eve geldik. Yürüyüş esnasında çok güzel vakitte geçirmiş olduk. Uzun zamandır bu kadar eğlenmemiştim. Hatta gülmeyi bırak, gülümsememiştim bile. Ben ne zaman gülsem bizimkiler bana şaşkınca bakıyorlardı. Tabi uzun zaman oldu öyle içten bir şekilde gülmeyeli. Ama beni yeniden öyle gördüklerinde de ne kadar mutlu oldukları yüzlerinden belli oluyordu.

Ben Eren'i affettim ama abim ne olacak hiç bilmiyorum. Her defasında benden özür dilemekten bıkmadı. Eren'i affedip, sadece onu affetmediğim için de fazla kırıldı. Ne yapacağımı gerçekten bilemiyorum.  Herkes odasına dağılınca ben de odama çıktım. Önce bir duş aldım ve sonra da giyinmeye başladım. Sonuçta toplantıya 2 saat kaldı.

Hazırlandıktan sonra almam gereken eşyalarımı da alıp aşağı indim. Sadece erkekler buradaydı. Anlaşılan kızlar daha hazırlanamamış. Beni ilk Umut farketti.

"Ooo, kızlardan ilk hazırlanan Hazal zaten."

Umut'un baktığı yere diğerleri de bakmaya başladı. Yani bana.

"Haklısın kardeşim." diye onayladı Serkan. Rüzgar'da benzer şeyler söyleyince ben de sadece gülmekle yetindim. Ama Eren beni süzmekle meşguldü. Sonunda gözleri gözlerimle buluşunca giydiğim şeyden memnun olduğunu anladım. Çünkü Eren'in kızacağı gibi kısa bir şey giymemiştim. Hatta uzun, abiye tarzı bir elbise giydim. Ve memnun olmuş gibi de gülümsemeye başladı. Sonra elini belime sarıp;

"Çok güzel olmuşsun güzelim."

Ona gülerek ve imalı bir şekilde;

"Kısa giymediğim için olmasın." dedim.

"Evet, biraz da ondan olabilir. Ama ne yapayım, ben seni kendimden bile kıskanıyorum." dedi o da muzip bir ifadeyle.

5-10 dakikanın ardından kızlarda gelince herkes dışarı çıktı. Rüzgar ve Ceyda bir arabaya bindiler, Serkan ve Aylin'de bir arabaya, Melis'te Umut'un arabasına binerken, ben de Eren'in arabasına bindim. Böyle yaptık bu sefer, araba kalabalığı yapmasın diye. O ne öyle, o kadar araba, sürü gibi arka arkaya. Hiç gerek yok bence.

Holdinge girdiğimizde çalışanlar her zamanki gibi gülümseyerek selam verdiler. Biz de aynı karşılığı vere vere hepimiz odalarına çekildi. Ama Eren benimle gelmek istediği için o da geldi benim odama. Masama geçip toplantı dosyasına eksik bir şey var mı diye kontrol etmeye başladım. Fakat Eren'in de bana baktığını farkedebiliyordum. Ve ben o bana bakarken önümde ki dosyaya konsantre bile olamıyorum.

Bir süre sonra başımı kaldırdığımda düşüncelerimde yanılmadım. Eren bana bakıyordu gerçekten de.

"Ama sen bana böyle bakarsan, ben işimi yapamam kiii."

"Hmmm, nasıl bakıyormuşum?."

"Böyle işte."

Masanın üzerinden bana biraz daha yaklaşıp tam gözlerimin içine bakmaya devam ederek;

"Nasıl?" dedi. Yani illa kendisi söylettirecek bana. Ama dur sen... Tek kaşımı kaldırarak bakmaya başladım. Ardından çantamdan küçük aynamı çıkarıp onun yüzüne doğru tuttum. Eren şaşkınca bana bakarken, ben takmayıp;

EZİĞİN İNTİKAMI 2 (TAMAMLANDI) Kde žijí příběhy. Začni objevovat