44- HASTANE

10.2K 539 106
                                    

HAZAL'DAN DEVAM

Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu idrak etmeye çalıştım. Etrafa göz gezdirdiğimde bir hastane odasında olduğumu anladım.

"Uyandı."

Birinin seslenmesiyle herkes başıma toplandı. Herkese tek tek baktım. Hepsi de endişeli gözlerle bana bakıyordu. Eren birden gelip bana sarılınca ne yapacağımı bilemedim.

"Senin için çok endişelendik güzelim."

Sesi fazla endişeli çıkmıştı. Bu istemsizce beni gülümsetti.

"İyi misin?"

Serkan'ın sorusunu başımı olumlu anlamda sallayarak cevapladım.

Sonra aklıma gelen şeyle kaşlarımı istemsizce çattım. Tekrar herkeste gözlerimi gezdirdim, fakat Burak yoktu aralarında. 

"Noldu Hazal?"

Aylin'in sorusunu cevaplamadan, "Burak yok mu?" diye sordum. Benim bu sorumla birlikte Eren sinirlendi. Hem de Burak'a ne yapacağımı bilmeden.

"Dışarıda da, ne oldu?" diye sordu Melis.

"Bana onu çağırır mısınız?"

Melis anlamadığı halde yine de üstelemedi ve çağırmaya gitti.

Fakat Melis'in arkasından annem ve babam girdi. Onların arkasından da Burak. Ben daha Bırak'a hesap soramadan annem birden gelip bana sarıldı.

"Kızım, iyi misin? Çok korktuk sana bir şey olacak diye."

"İyiyim annecim. İyiyim."

Annemden sonra babam da aynı soruyu sordu ona da aynı cevabı verdim. Burak yanıma gelip gülümseyerek, "geçmiş olsun." dedi. Hâlâ oyununu ne de güzel oynuyor. Yavaş hareketlerle yataktan kalkmaya başladım. Ama anında babam yanıma gelip, "kızım dinlenseydin."

"Tamam baba. Dinleneceğim merak etme. Ama önce yapmam gereken bir şey var."

Hepsi de bana anlamaz gözlerle bakmaya başladılar fakat ben umursamadım ve Burak'ın tam önünde durdum.

"Neden yaptın?" diye sorduğumda, odadakiler tuhaf tuhaf bakmaya başladılar bana. Buna Burak'ta dahil.

"Anlamadım Hazal. Neyi?"

"Hâlâ oyun oynayabiliyorsun ya pes."

Demem ve ona tokat atmam bir oldu ve benim tokadımla başı yana doğru kaydı. Diğerlerine baktığımda hepsi de şaşırmışlardı. Ve Eren. O hem şaşırmıştı, hem de memnun olmuş gibi görünüyordu. Resmen gülümsüyor şu an. Tabi o, ben Burak'ı sorduğumda kıskanmıştı. Yüz ifadesinden belliydi. Ama şimdi bunu beklemiyordu.

Tekrar Burak'a döndüğümde yüzünde sinirlenmeye dair hiçbir şey yoktu. Yüzünde pişmanlık vardı. Çünkü o da biliyor suçunu.

"Neden yaptın söylesene! Neden!"

"Hazal ben, ben çok özür dilerim."

"Özür dilemekle çözülseydi eğer."

"Hazal ne oluyor? Ne yapmış bu?"

Umut'un sorusuyla;

"Hadi Burak, cevaplasana. Ne halt yediğini söylesene onlara!"

"Hazal bak, çok özür dilerim. Ben de böyle olsun istemezdim. Hem ben Aras'ın böyle bir şey yapacağını tahmin etmiştim. Zaten senin yerini kısmen benim sayemde bulduk. O boynunda ki kolyede ses kayıt cihazı vardı. Ben böyle olacağını bildiğim için o cihazı oraya yerleştirdim."

EZİĞİN İNTİKAMI 2 (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now