DERİN DÜŞÜNCELER DÜNYASI

3K 86 48
                                    

Merhaba aşklarımmmm... ♥️ Evet, biliyorum, bu kez sizi biraz fazla beklettim ancak bazı ufak pürüzlerden dolayı yeni bölüm yayımlamakta oldukça zorlandım. Anlayışla karşılayacağınızı ümit ediyor,bir sonraki bölümü geciktirmemek için elimden geleni yapacağımı bilmenizi istiyorum. 😉

Hepinize keyifli okumalarrrr... 😘

"Ne işin vardı tıp merkezinde?" Dimitri Raşa'nın korkudan bembeyaz olmuş yüzüne okkalı bir tokat patlattıktan sonra onun yüzünü sağ avucunun içine alıp yanaklarını oldukça sert bir şekilde sıktı ve gözlerindeki öfkeyi saklamaya gerek duymadan sordu. "Elime geldiğinde küçücük bir bebektin. Annen yoktu, baban yoktu, kardeşin yoktu, hiç kimsen yoktu. Hepsi ölmüştü. Seni ben kurtardım, ben büyüttüm, ben doktor yaptım, bu teşkilata ben soktum. Sen bütün hayatını, aldığın her nefesi bana borçlusun. Ve şimdi bir or*sp* uğruna, bir fahişe uğruna bana, hayatını borçlu olduğun insana, hizmet ettiğin teşkilatın başkanına ihanet etmeyi göze alıyorsun."

"O benim arkadaşım!" Raşa bir anlık boşluğuna gelerek ağzından çıkan cümleye inanamadı ve birkaç saniye Dimitri'nin ateş püsküren gözlerine bakakaldı. Ancak pişmanlığı kısa sürdü, içinde duyduğu korkuyu vücudundan atmasını sağlayan yanaklarındaki yaşları yine korkudan titreyen elleriyle silerek bir hamlede ayağa kalktı. "Onun için değil sana, gerçek ailem yaşıyor olsaydı onlara dahi ihanet ederdim!"

"Demek arkadaşın, arkadaşın öyle mi?!" Dimitri âdeta tıslayarak söylediği bu sözlerin ardından Raşa'nın yüzüne sert bir yumruk indirdi ve devam etti. "Ulan or*sp*, ulan p*çin dölü, sen bilmez misin bu teşkilatta arkadaşlığın 'a' sının bile ağza alınması yasak! Bilmez misin ki fahişeler ile değil arkadaşlık kurmak göz göze bakmak dahi yasak! Hele ki Katya gibi görevi kendisinden bile önemli bir fahişeyle... Ben Aleksis'i sırf bu sebepten ötürü kovmadım mı bu teşkilattan?! Bu yüzden kaybetmedim mi onun gibi sadık ve işinin ehli bir ajanımı?!"

Dimitri sağ avucunun içine aldığı Raşa'nın yanaklarını artık nefes aldırmayacak kadar çok sıkıyordu. Sol elini yavaşça ceketinin sol cebine doğru uzattı ve cebinden çıkarttığı küçük bir çakıyı Raşa'nın boğazına dayayarak sordu. "Şimdi sana ne yapmam icap eder, sen söyle bakalım. Zindanlarda çürütmem mi yoksa nefesini kesmem mi? Hayatını zindan etmem mi yoksa acılarına sonsuza dek son vermem mi? Unutma, her ikisi de er ya da geç can alır. Bu yüzden bence kısa yoldan kurtulman en iyisi. Yine de, tabii ki, karar senin."

****

Aleksis yoğun bakım ünitesinin penceresinden içeride kendini bilmeden yatan Angelica'ya bakarak hemen yanında durmakta olan doktora sordu. "Durumu nasıl? Yaşayacak mı?"

"Maalesef Ajan 205, Bayan Laroussa'nın beyin ölümü gerçekleşti. Artık onun için yapabileceğimiz tek şey onu bağlı olduğu solunum cihazından ayırarak onun bu dünyadaki ızdırabına son vermek." Doktor Loreen başını hafifçe önüne eğerek cevapladı Aleksis'i.

"Öyleyse ızdırabına bir an önce son verin, daha fazla acı çekmeden ayrılsın bu dünyadan."

"Bunun için önce Efendi Volkov'dan izin almamız..."

"Efendi Volkov şu anda Ajan 503'ün sorgusuyla ilgileniyor, Doktor Loreen. Ve siz dâhil herkesin bildiği üzere bu teşkilatta ondan sonraki en yetkili kişi benim. Yani benim emirlerime karşı gelmek Bay Volkov'un emirlerine karşı gelmekten farksız. Bilmiyorum ne demek istediğimi anlatabildim mi."

"..."

"Sessizliğinize bakacak olursak meseleyi sandığımdan da iyi anlatmışım. Şimdi, ortada bir tereddüt kalmadığına göre emrimi yerine getirin!"

KIZIL CAZİBE +18Where stories live. Discover now